Bir garip esen rüzgârın uğultusu içinde, oraya buraya savrulmak için hazırlanıyorum senden habersiz. Kolumu, kanadımı açıp, uslu uslu sıramı bekliyorum. Tek ümidim engin boşlukları altıma alarak uçabilmek. Bazen yalanlamak, bazen hayıflanmak, ilhamına nağme olanı ayıklamak yolluğum. En basit düşleri bir solukta, hiç etmek için yüceltiyorum. Olabilecek en soğuk mevsimin, en sıcak kahrını çekiyorum; dilim damağıma yapışmış, yüreğim ağzımda atıyor, gereğinden fazla ter döküyorum.
Sebebini bilmediğim, binlerce düş kuruyorum. En sonunda biniyorum yolculuğun; kahrının kabahatinin tam üstüne. Yeşilliklerle bezenmiş bütün yollardan geçiyorum, beni sana getirecek diye... Uçsuz bucaksız mavilikler, sapsarı kumlarla bezenmiş kumsallar, nefesi yetiremeyen emsaller... Her defasında senden fazlasını hayal ediyorum. Bu sefer bulutlar pembe değil ama. Bu sefer konu aşk değil. Bu sefer konu; hayallerin en dibinde bembeyaz pamuk tarlaları, çürümüş aşkları onaran peri kızları, rengi koyu olanı yok eden halk kahramanları... Bu sefer, kabına sığmayan bir kavuşma olayı.
Benden sana ulaşamayan özlem çığlıkları, gizeminin doruğuna gidiyor ve yanında beni de sürüklüyor. Varoluşundaki her saniyenin ebedyeti, istek ve arzuları tetikliyor. Geri dönüşü olmasa da, eğer attığım her adımda, yüreğimin üstünü kaplamış vicdan tozları silkinecekse, işaret ettiğim yollarda, parçalarım kalacaksa, en saf mutluluktur bana. Ve bir şey daha; göremesen de, duyamasan da, belki de hissedemesen de, umudumu bağışla...
*-
/ varlığındır beni umutlandıran
/ ve bütün uzuvlarımı kanatlandıran
/ yokluğun, umut lâhitlerinde hapsediyor beni
/ ruhsuz ve karanlık
/ kim bilir, belki de sana adıyor beni...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta