Bir yol hikayesi bu
Hem de öyle bir yol ki
Zordur anlatması
Yanar dinleyenlerin yüreği
Kan dolar gözleri
Doğumla başlayıp
Ölüme kadar giden
Uzun bir yol hikayesi
İlk kilometre taşında
Ağlamışım her insan gibi doğarken
Minicik bedenim yaşama
Merhaba dedi gözleri yaşlı
Yavaş yavaş büyürken
Olup bitenden habersiz
Çocukluğun verdiği masumiyetle
Koşturup oynamışım köyümün
Ah o köyümün patika yollarında
Dayak yemişim anamdan, babamdan
Sevgisiz değildiler elbette
Biliyorum beni çok severler
Yaşam şartları el vermedi
Meydan bırakmadı ki gösterecek
Hep yürekte saklandı sevgi
Geniş zamanlarda söylenecekti, hiç gelmedi o zaman
Bağ yok, bahçe yok, babam mı bırakıp gitmiş
Altı yedi yaşlarındayken yitmiş gurbet elde
Komşuların yardımıyla
Ben ve yorgun anam
Göçüverdik taşı toprağı altın İstanbul’a
Alt tarafı iki kişiydik, bir köşecik bulurduk yaşayacak
Bir gecekonduya sığındık, deniz de görüyor
Yeterdi bir göz oda, iki şilte
Hiç deniz görmemiştim Antep’te
Bu kadar çok su Allah’ım çok güzel
Şansımız dönecek burada, sevinçliydik
Hem de onbeş lira kirayla
Biraz pahalı ama olsun çalışır öderiz
Kilometre taşları ilerlerken
Okul çağında öğretmenimden
Dayak yedim haklı yada haksız
Sürüp giden arkadaş kıskançlıkları
Bir de kitap yok,defter yok,para hiç yok
Uzaklaştırdı beni okuldan
Kah güzel ve güleç, kah gözü yaşlı
Hüzün dolu öfkeyle
Yaşadım hiçbir şey anlamadan
Bir yol hikayesi bu
Hem de öyle bir yol ki
Gencim, laf aramızda yakışıklı da derler
Arşınlarken yolları duygulu, hüzünlü
Yüreğim sevgi dolu, elimden bırakmadığım umutlarım var
Terk etti sevgilim, aldanmış yüreğim
Gençliğin baharında boğuldum kanlı yaşlara
Zar zor bir iş buldum
İş hayatının zorlukları, türlü ayak oyunlarına
Kurban olmamak için gizli gizli ağlayarak
Kazandım, kazanıyorum tırnaklarımla ekmeğimi
Sıvadım kolları, umutluyum
Kendi ekmeğimi çıkarırım o yeter bana
Sıkmışım taşı damlamakta suyu
Çabalarım elimden geldiğince, yorulmam
Alın teriyle kazanmak bir başka güzel hani
Satıyorum deryaya karşı üç beş simit
Sohbet ederek martılarla, besleyerek balıkları
Akşamın alaca karanlığında, koyulurum yola
Elimde dumanı tüten iki ekmek
Temizlikten dönen yorgun anam
Bekler, kapıda gözleri
Böleriz yumrukla soğanı
Paylaşırız ekmeğimizi, emeğimizi
Daha henüz belki de yolun başında
Yarısı bile değil yaşananlar
Geri kalan kilometreleri
Bilmiyor henüz hiç kimse
Bir yol hikayesi bu
Hem de öyle bir yol ki
Bitip tükenmez anlatmakla
Başlamıştı karlı bir gün doğumla, ağlayarak
Son bulacak kara toprak ta bu hikaye
Herkes de farklı yaşanacak elbet
Çileler dünyası biz insanlar için
Tamamı anlatılamaz
Yaşanmışların ve yaşanacakların
Aynı zorlukta, umutlu yada umutsuz
Devam edecek sona kadar
Uzun bir yol hikayesi bu
Hem de çok uzun.
yaşıyorum
İşte ben de
Bir bitirirsem şu liseyi açıktan da olsa
Umutluyum, gülerim belki
Anamın gül yüzünde güller açar belki
Vapurla Üsküdar’ a geçerken görüp konuştuğum simitçi Hüseyin’in hikayesi
25/11/97
Meral YağcıoğluKayıt Tarihi : 26.10.2005 13:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Herkes de farklı yaşanacak elbet
Çileler dünyası biz insanlar için
Tamamı anlatılamaz
Yaşanmışların ve yaşanacakların
Film seridi gibi okudum siirini sevgili Meral
Hayatimizin gercekleri dünyaya aglayarak geldik, giderkende aglayan gözler birakacagiz....
bizler ne kadar gözyasi döktük...konusmayalim :)
Yüregine emegine saglik, hüzün sizden uzak, umutcicekleri acsin yüreginizde
Sevgilerimle
TÜM YORUMLAR (15)