Bir Yer Vardı Geldiği Şiiri - Ayhan Sarı ...

Ayhan Sarıoğlu
102

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Bir Yer Vardı Geldiği

BİR YER VARDI GELDİĞİ

Sanırım kül ve dumandan,
Eğer bir nedeni varsa savaşların
Söyleyin! adı birazcık barış olsun kitabın
Hangi sığınağım kaldı ki vurulmamış,
Beynimin lâbirent kuytularından,

Yedi uyuyanlardandım, uyuya kalmışlardan.
Uyanmış bir tufan sonrası,
Nuh’un gemisi çatırtılarla ayrılıp yıkılırken
Elçiler gelip gitmişler dört kitaba dair,
Çürüyünce aklın gen yapıları

Ve Hira Dağına düşence ışığın sesi,
Yanar kuleleriyle, İskenderiye kütüphanesi
Eğer bilge bir zangocu olmasaydı,
Notürdam’ın kanburu gibi,
Bilim gün ışığına serpilebilirmiydi yeniden?
Matbaa icat oldu taş yapı öldü der, bir kilise başpapazı.
Ve dünya dönüyor, yıldız kümelerini çoğaltarak yüzünde,
Binlerce sesten…

Ama, kitap yakanlar yargılanmadı hiçbir zaman…

Ateşi taşıyanlarla çıktıkmıştık yola,
Promatüs’le, Olimpus’un tepesinden
Karanlıkta yol alarak aydınlığın izlerinden,
Çarmığa gerilirken insanın elleri
Adımlarım kanar Spartaküs’le
Darağacında solarken bir isyancının ayak bilekleri

Ne Romalı kalmıştım, ne sonradan gelip,
Kendini bozanlardan
Ki hasret ayırmasın bizi
Ben Anadolu’yum, tüter bağrımda toprağım,
Çatlayan bir mozaik taşının kırıntısında çoğalarak.
Anadolu beşiktir, kucaktır aslında Anadolu
Uzar, Havva’nın kollarına açılır.

Ve atlılar geçer üzerinden binlerce yıllık ordularıyla
Bir destanı sürükleyerek peşlerinden
Ninatta’nın bileziğinde kazılıdır sırlar
Sevdiği Nuvanza’nın dönüşü olsun diye Kadeş’ten
İlyada, kanla yazılır o tanrılar savaşında
İlk papürüs henüz doğmadan önce
Yengi ve yenilgileriyle,
Ve Hanibal çıkıp da gelir
Kartaca’nın külleri arasından.Prosyas’ı kurmak üzere…

Ve ateş altındadır Gelibolu,
Çanakkale geçilmez dar bir boğazdır,
Miğdesine oturur emperyalistlerin
Ateş altında yürür kağnılar,
Kadınların sırtlarında çocuklar,
Mitrâlyöz mermileri emzik diye ağızlarında
Çocuklar gider cepheye doğru…

Ve, ölü bir sürgündür Dersim, Ahmet Can’ın şiirin de
Bir şair ölür kitaplar arsında mağarasında kimsesizce

Irmaklar kızıl kan akarken,
İnönü’nün kulaları duymazdı zaten,
Gamalı haçın o kara gölgesi düşünce Atlasın bir köşesine
Zafer anıtının altından mağrur geçerler
Majino hattına hiç dokunmadan hem de
Çizmelerin önünde eğilir Paris’in Eyfel kulesi

Guvernika direnir Piksso’nun çizgileriyle
Lili Marlen dolanır hüzünlü dudaklarda
Eluard kuşatma altında sevişir bir şiirin içinde
Bir gülümseyişle başlar direnişçilerin karşı ateşi…

Yalnızdın çocuk ve ayazlar geçti üzerinden
Schiller’in listesinde de yoktun üstelik
Duvar diplerinde kurşunlanırken düşlerin
‘’Sen’miydin? yakılmak üzere götürülen Auchiwiz’e,,
Ve demir ejderha durdurulunca buz ateşle
Sen miydin, Vasili’nin Zaşası, Stalingrat önlerinde
Ve Bursa hapishanesinden Nazımın Tanya’sı
Sen miydin çıkıp da gelen,
Hiroşima’nın külleri arasından
Vietnam’dan, Kore’den, Yemen’den…

Ve Beş Parmak Dağları’nın Endyumon’nu,
Uyandırılınca sonsuz uykusundan,
Çelik kanatlıların gürültüsü ile
Küllenmiş konvoylarda kalır çığlığın,
Delikli Tepe’nin dar geçitlerinde…

Şabla ve Şatilla’nın güneşini içer çocukları
Bir ocak sabahlarında devrim türküleriyle dudaklarında
Bileklerine dikenli teller dolandığında
Kudüs’te kanar ağlama duvarı…

Palet ve postal sesleri ile yürüdüler,
Caddelerdeki ışığın üzerine
Sınırlarda mülteji kalırdın yasaklara sayıldığından beri adın
Adını barış koymuşlar diye, generallerin gecesinde,
Sen miydin? sorguya çekilen birinci şubede…

Vakit gece yarsını çoktan geçmiş, dalmışım bir şiirin içinde
Önümde ajans haberleri, dehşet yüzlerde
Tutuşunca saçlarından, Men Hattı’nın ikiz başları,
Yine sen oldun göçüğün altında kalan.
Ölüm haberleri geliyor,
Kabilden, Celâl Abat’tan, Kandahar’dan…

Ve gazete başlıkları altında ertesi günün,
Bir manşet altında, yine senin yüzün,
Bütün zamanlardaki.
Bakışların çığlık kirpiklerin ıslaktı,
Ellerin mahsun, ayakların çıplak,
Ve dudaklarında bozkırın çatlakları
Korkunun gölgesi oturmuş gözlerine de
Arka planda duvar yazıları,
Bir gerçeğin aynası değimi yansıttıkları…

Geçerken, kül ve duman arasından
‘’Çöl fırtınası adıyla,, postallarında mahmuzlarıyla
Bir de general Schwarzkof çıkar gelir ölümün sahnesine…

Işığın gördüğü dumanı yansıtabilen,
Çocuklar gelir ateşlerin içlerinden.
Umut taşır yürekleri,
Dokunun da bir görün hele,
Yüzleri berrak aydınlık alınlarında
En iyi yapılmış resim en sıcak renk,
Solgun kalır yanlarında…

Ey çocuk! Aklımda yüzünün düşünce saflığı,
Ve öfkem çıldırıyor beynim çatlayacak,
Ekmeğin fiyatı büyürken, eksilen gramajına mı yanmalı,
Yoksa, ellerimdeki gecikmiş faturalarımın faiz yanığına mı?

Heey, bir biz mi kaldık be, çocuklar!
Geçerken sivri zamanların içinden
Ellerinde tebeşir tozuyla sen
Bense yokluğun boyalarıyla,
Kararmış namluların önünde,
Gökyüzüne beyaz güvercinler çizen…

Ayhan Sarıoğlu
17 10 2001

Ayhan Sarıoğlu
Kayıt Tarihi : 2.2.2007 00:30:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ayhan Sarıoğlu