bir yer var,
orada, gecesi yıldızlı göğün yanı başında
çocuksu arzularım yıllanmış, orada bekliyor
bin bir hasretle bezenmiş anayurdum, orada
sanki uzatsam şöyle ellerimi, yetişeceğim
dokunacağım, tüm görkemiyle akşam yıldızına
sanki bıraksam kendimi büyülü rüzgarına
açmadan kollarımı, uzakları yakın edeceğim
kabuk bağlamaz yara, beni yine orada unutmuş
ne alacağım ne de vereceğim kalmamış artık
bir sonbahar günü kader, bizi o yolda buluşturmuş,
sağanak yağmur altında bir kuytu bulup, oturmuşuz
kilit kaplı utangaç ellerimiz birbirine yoğrulmuş,
telaşla seğiren gözlerimizi ansızın yerde bulmuşuz
sanki gök kubbe üstümüze devrilmiş, sımsıkı olmuş,
yürek tutuştan kokusunda filizlenip gövde bulmuşuz
varabilsem oraya,
korkusuzluklar kuşanıp, gölgesiz barınırdım.
kalabilsem, her ihtimal mümkün
tam böyle bir geceydi sandığım
adını andım birden gök karardı
yanı başımda mandalina çiçeği,
ben mırıldanırken eski dizeyi,
dizine dökülen yıldızları saydı
tutabilsem dedi şöyle gönlünce
alıp saklayabilsem sonsuzluğa
iç geçirip gönlüne, ah edecekti
geçirdiği tüm hissiz gecelere
oysa tutup atmadan içtekini
saramazdı bir başına geceyi
dokunamazdı doyasıya yıldızına
hep mağrur bakardı mavi göğe
sanki donup kalsa bir vakit
zaman ırmağı tersine akacak
iyi ve kötü asla olmayacaktı
mandalina çiçeği, akşam yıldızı, bendeki ben
kırlangıçlar senin göğsüne kurardı yuvasını
katranlanmış yüreğimi ben hep sende gizlerdim
ne vakit kuyumdan azat dilenip başımı doğrultsam
sabahı olmayan geceye özlemim sende anlam bulur
eski dostun gözünde çetin bir düşman görürdüm
seninle biz hiç olmadık yere baktık birbirimize
bilmedim yüreğimin beni götürdüğü o diyarda
müntekim geçmişin kaderim avucunda beklediğini
sandım ki sımsıkı bir yürek ve çelik bir bilek
gövdeni toprağa mahkum eden yazgıya yetecek idi
oysa ben aldırmadan orada yine seni bekler
mahallemin çocuklarına adınla selam ederdim
seninle biz hiç olmadık yere ısıttık ellerimizi
vaktine esir olan her ne ise bu gizi bilmez idi
ne vakit ağlaşarak soracak olsak kendimize
aynı yol ayrımında, ayrı yollara düşerdik
yoldu bu, gidilecekti ve elbet bir yer var idi
sonbahara doğru bir tasa öteden beni sarmalar
burukluğunda yola yük olup yine yurt arardım
nafile çabalarım açığa çıkacak yangını tetikler
aşiyan hasretinde sevmek için bir vakit seni
kendimi yine senin kapında bir başına bulurdum
mandalina çiçeği, göğe bakıp sorma bendeki seni,
sırtımda bir küfede yük artık bana kalan yollar
göçebe yüreğimin kalmadı gidecek bir başka yeri.
bir şiire sığdırmak seni,
bir kadına şiir mi yazmak öylesine
şimdi ne haldesin bilsem,
adını anmak mı yalnız, yoksa sarılmak mı ölürcesine
hangi birinin yokluğuna isyan etsem
vakit ayrılığın vakti çoban yıldızım
şimdi gideceğim ülkenden
ülkeni sana seni de onlara emanet edeceğim
ne vakit seni özlesem, ben yine mavi göğe bakınacağım
orada senden bana kalanı göreceğim
aynı gökyüzünde aynı yıldıza konacağız belki
belki de kanayan yarama süreceğim
ve bir sabah yine uyanacağım
arsız sakallarımı kesip, en sevdiğim kazağı giyeceğim
sakın ola üzülmeyesin
ben, adını taşıyan çocukları hep daha bi seveceğim..
Kayıt Tarihi : 5.12.2020 01:24:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ahmet Eren Şahin](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/12/05/bir-yer-var-18.jpg)