İşveyle, fısıltıyla, gülüşle
Olmuş sebi sevda yine bihap
Oklar gibi saplanmada kalbe
Düştükçe semadan yere mehtap...
Buseyle kilitlenmiş ağızlar
Gözler neler eyler neler israp! ...
Uçmakta bu ateşli havada
Vuslat demi bir kuş gibi bitap...
Kayıt Tarihi : 30.3.2003 22:36:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ahmet Haşim](https://www.antoloji.com/i/siir/2003/03/30/bir-yaz-gecesi-hatirasi.jpg)
Fıstık deyince aklıma neler gelmiyor ki…
Çeşit çeşit fıstık var...
Kavrulmuşunun tuzlusu, tuzsuzu…
Kabuklarının yarılmış aralığından “beni ye” diye cezbeden iri, parlak kabuklusu…
Pürüzlü kabuklarının iki parmak arasında çatırdayanı ve ikiz tazeliğin enfes tadı…
Tazesinin yeterince tuz atılarak haşlanmışı…
Reçinesinden yapış yapış olan elleri kapkara renge boyayan helva veya pilav katkısı çam fıstığının cilvelisi…
Ve “fıstık gibi ………….” Noktalı yere ne koyarsan koy, hepsi için uyar, tıpkı başlıkta olduğu gibi…
Bilmem, bunların tek tek adını söylemeye gerek var mı?
Yer FISTIĞI,
Antep FISTIĞI,
Çam FISTIĞI
ve bildiğimiz FISTIK (çok güzel, genç kız veya her şey)
Türkçede bir kelimeye istediğin kadar mecazi anlam yükleyebilirsin. Yan anlamalar da yükleyebilirsin. Bu da yetmez, yeni anlamlar da yükleyebilirsin. Benzetmeler (teşbihler), istiareler de işin cabası.
İster ağaçta yetişsin, ister toprağın altında, ister bir ana-babanın himayesinde…
Bunların hepsinin genel adı FISTIK değil mi sanki.
Ne fark eder tadı - tuzu, şekli - şemali, iriliği – ufaklığı…
İsteyen istediğini tercih eder. Duruma ve zamana da bağlıdır aslında bu tercih ediş.
Rindler sofrasında bir başka haz verir FISTIK insana…
Sohbette, yürüyüşte, çay yanında bir başka haz… Sinemada, kafede, parkta – bahçede yar elinden bambaşka bir zevktir o sıcaklığa yansıyan FISTIK’ın lezzeti…
Elbette herkesin kendine göre bir tercihi olacak, dedik ya…
Ben FISTIK’ın her çeşidini severim. Ayş u işretten pek anlamadığım için tadına vara vara yerim. Güç kuvvet verecekse gücüm yettiğince yerim. Yar elinden, ağyar elinden yerim.
Özellikle FISTIK gibi şarkıların, türkülerin, nağmelere karıştığı anlarda daha başka sever ve yerim.
Siz nasıl seversiniz bilmem, ama gönüllerin şiirlerle bütünleştiği anlarda da bir başka olur hani FISTIK’ın tadı.
Yani FISTIK şiir gibi geliyor bana.
Kahramanlık, aşk, hasret, vatan, milet, bayrak, ana, tabiat, güzellikler - çirkinlikler, her şey, her şey…
Ben hepsi olamam ki…
Ben her alanda şiir yazamam ki…
Üzümde kiraz, kayısıda şeftali, erikte portakal, fındıkta ceviz olur mu hiç?..
Öyle ya, ceviz ağacında kabak yetişseydi, vay halimize derdik. Serinliğinde oturmak yerine, gölgesinden bile kaçardık.
Ben sen değilim ki…
Herkesin düşüncesi – duygusu, eğrisi – doğrusu kendine…
Tıpkı rakı içmeye kalkıp da rakı bulamayınca ispir-to’ya fit olan çaylak içiciler gibi acemilik, toyluk olur benim işretim.
Bırakın şiirimi de, fıstığımı da ben seçeyim.
Hangi konuda, nasıl yazacağıma ben karar vereyim. Tıpkı bizden öncekilerin yaptığı gibi…
İster aheste çekerim kürekleri…
İster ağır ağır çıkarım merdivenleri…
Kime ne, kime ne!..
Hikmet ÇİFTÇİ
20.09.2010
İkincisi burada bu didişme ve sizin küfürlerinizle ne size ne de bana haklılık, üstünlük ya da edebi olmaya, saygılı davranmaya katkı vermez…Siz burada, yanılmıyorsam, değişik değişik rumuzlarla olsa da pek çok katılmadığım yorumlarınız oldu, ama katıldığım yorumlarınız da oldu… Şu ana değin şahsınızla bir alıp-veremediğim oldu mu? Şahsınıza bir saygısızlık etiksizliğim oldu mu? Varsa çıkartın onları özür erdemliktir..çekinmem..
Hadi buyrun biraz olsa da edebiliğe şimdi ve burada bu demelerimle ve somutluğuyla hodri meydan..Hadi siz de bir deneyin..sizin edebiliğinizi deyin, dinleyeyim, buyrun. Ama bunu yaparsanız başım üstüne..Yok hala hırsınızı yenemiyorsanız artık burayı işgal etmeyelim, en azından ben burda bu didişmeye son nokta koydum.. Bilesiniz!…
TÜM YORUMLAR (33)