Bir yaprak düştü dalından,
kırgın ve üzgün, yavaşça.
Rüzgâra bıraktı kendini,
çekip gitti, salına salına.
Sular çekildi, nehirler sustu.
Bedenler güneşte kavruldu.
Buğday sarısı topraklar
nasırlı el gibi kuruyup, çatladı.
Yılların geçtiğini gösteren çizgiler
alımıza çizildi, beden ve ruh yaşlandı.
Saçlar aklandı, bel büküldü.
Dil sustu, göz yaşardı, gönül sükâtta.
Gelip geçici can sıkıntıları
durmadan uykumuzu kaçırdı.
Bir çakıl taşı gibi yalnızız.
Sen uzakta, ben uzakta.
Kaçamak buluşmalardaki
gülüşler kulaklarda çınlıyor.
Sevdanın yalnızlığı başa bela.
Karanlıklar aydınlığa dönmüyor.
Kirpik ucundan öpülen sevgili;
parmak ucundaki sıcaklık özlendi.
Cümleler yeniden yazıldı,
aşk yeniden hayat buldu.
Rüyalar, dehlize saplanmış;
küçücük bir ışık arayışında.
Mutluluk, sürgün yemiş;
tebessümlü bir yüz bekliyor.
Demir parmaklıklar arkasına
mahkûm edilmiş hayallere merhaba.
Kayıt Tarihi : 25.10.2018 22:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
17 MART 2018 CUMARTESİ
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!