Bir varmış bir yokmuş diyecekler
sessiz bir bedeni taşımaya niçin ürker insanlar
var oldum zannederdim
yiyip tüketirken bedenimi
zamanında açan bir goncaymış meğer
kandil akşamlarında
ben, kalakaldım bir mezar başında
bir varmış bir yokmuş diyecekler
yürekleri el vermese de insanlar
ağır ağır taşıyacaklar tahta bir kafes içinde
yıkanmış, kemikleri erimiş etleri
ya da hızlı hızlı taşıyacaklar kokmadan ortalık
zarar vermeden, yaymadan hüsranı yeryüzüne
ayılmadan bayılanlar bayram sabahında
ben, kalakaldım mezar başında
bir varmış bir yokmuş diyecekler
ülkesini kurmaya yeminler eden
güvercinlerin peşinde bir yiğit
isyanına karıştırmadan toprağını
kılıçların gölgesine sığınarak
ay ışı altında
hayallerini gömerek toprağa
canını çıkaracakmış akbabalar...
işte o zaman ellerinde aleve dönüşen
yaşlı mendillerle böceklerin, akreplerin, kahverengi köstebeklerin gözyaşını silince
gün ağarmaya başlayınca
ben, kalakaldım mezar başında
bir varmış bir yokmuş diyecekler
kuran-ı kerime gönül bağlayan hanımlar
ıssız sokaklarda titreyen çocuklar
beyaz yüzlü nenelerin nasırlı, pamuk ellerine
filiz filiz örülen gelinliklerin kanı bulaşmadan
erkeklerin dönmeden gurbet diyarlardan
bir kız, kırmızı başörtüsüyle bir mezar başında
içli, pişman ve yıkılmış gibi
acısını bastırıp öpmeden toprağı
nağmeli sesiyle kanatmadan gülleri
son bir yasin okurken
ben, kalakalırım
mezarın içinde!
Kerim Er
Kayıt Tarihi : 23.10.2025 12:01:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!