yanmış yakılmış hiç olmuş
hiç olmamış
ve biraz kederli
biraz yaşamaya heyecanlı bakarken
sözümün bir tarafında bir düğüm
bir tanem anlıyorsun
ya da ağlıyorsun çokça zaman
gözümün bir yanında bol ışıklı yaz sabahında
gülümsediğim saçlarını
bir de kokusunu ellerinin
bir tanem ellerinin yas kokusunu taşıyorum
dönüp bakmam, bakma yalan
öldüm yalandan
yandım yakıldım hiç oldum
hiç olamadım
yastığına serilmiş saçlarına dokunan
zulme hapis çocuk bakışıma değdir yüreğini
bir tanem ağlıyorum
eve dönme vakitlerini her saat vurduğu an
bu şehrin her evinde cadde cadde
sokak sokak, köşe bucak
uykularıma öfkeli bir tokat gibi
hani ciğerime doğru
bile bile
ölüme
gider gibi
şimdi sana bir şarkı söylerim geceleğin
sensiz şarkılar dinlerim
rengi maviye çalan bir kara parçasında
yeşermek çabasıyla
görmeden görürüm diye diye
bile bile bir tanem bile bile
insan ne diye
hor görür kendini olanca bir kalabalıkta
kulaklarımı örterek usulca ellerimle
önümden değil sanki elimden değil üstümden ezer geçer zaman
ne çok geçmiş
bir anda
çekilirken dalgasına güzelliğinin
usanmadan hiç ve hiç uslanmadan
doluyor gözlerim çaresizlikle hala
neden dediğim acımasızlığa
sorgusuzca eğiliyor başım
ama şehrin bir yerinde sen oturuyor ve susuyorsun
soğumuş çayına atmayı unuttuğun şeker ile
susuyorsun benim gibi
demek sen de yaşlanıyorsun hiç yaşayamadan aslında
yıldızlara kayıyor gözlerimiz
son bir umut bir tanem
düşler kur
dualarında yer bulsun adım
kuruduğu topraktan köklerimi
gövdene bağışla
lütfen bağışla...
bu yetim yalvarışımı
elinde olmayan
hiç olmamış
titreyen ellerimi döktüm sayfalara
şiir oldu.
Kayıt Tarihi : 22.11.2015 01:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!