Durup durup Yozgat seni anarım,
Kartal olup Beş Çamlar’a konarım,
Anam ağlar, ben anama yanarım;
Çektiklerim yetmedi mi oğul, der;
Bu hasretlik bitmedi mi oğul, der.
Ziya’mın atını sürdüm bir zaman,
Cehrilik’te lâle derdim bir zaman,
Anamı rüyamda gördüm bir zaman;
Allı turnam ötmedi mi oğul, der;
Bu hasretlik bitmedi mi oğul, der.
Çamlığın başında bir duman oldum,
Her dem çocuk kalan bir zaman oldum,
Anamın gözünde çağlayan oldum;
Namelerim gitmedi mi oğul, der;
Bu hasretlik bitmedi mi oğul, der.
Sülün minarede ezan sesiyim,
Konakların nakış nakış süsüyüm,
Gurbet elde ben anamın yasıyım;
Orda güneş batmadı mı oğul, der;
Bu hasretlik bitmedi mi oğul, der.
Ağustos’ta balta kesmez buz oldum,
Ağ gelinde sürmelenmiş göz oldum,
Anamın dilinde acı söz oldum:
Ecel bizi tutmadı mı oğul, der;
Bu hasretlik bitmedi mi oğul, der.
Kayıt Tarihi : 29.1.2007 12:01:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Geçtiğimiz yaz (Temmuz 2006) memleketim Yozgat'ta ilk defa bir şiir şöleni yapıldı. Şölen programı arasında Çamlık'ta testi kebabı ziyafet de vardı. Testilerin birini kırma işini bana tavdi edilince bir söz istendi benden. Şairin sözü ne olur? Elbette şiir. Ben de öyle yaptım ve bu şiiri değerli hemşehrilerime armağan ettim.

TÜM YORUMLAR (1)