Bir Uzay Çağı Rüyası Şiiri - Nurefşan Ka ...

Nurefşan Karakaş
28

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Bir Uzay Çağı Rüyası

BİR UZAY ÇAĞI RÜYASI

Bir gün oturduğum esnada birkaç ay önce gördüğüm bir rüya aklıma geldi. Rüyayla birlikte yorumu da o anda aklımda şekilleniverdi.

Yeryüzünde kızılca kıyamet kopmuştu. Öyle-böyle değil! .. Sema adeta kan rengine bürünmüştü. Ortalıkta velveleyle bir oyana bir bu yana koşuşturan insanlar vardı. En dehşet-engiz görüneni ise insan boyunun 5 katı uzunluğunda ki devasa robotlardı. Tabi bu robotlar yeryüzünde gezintiye çıkmamışlardı. Bir gayeleri, maksatları vardı. Bazı insanları alıp, evire çevire işkence yapıyorlar, yerden yere vuruyorlardı. Bu manzara karşısında dilim, damağım kurumuş, bedenim kas-katı kesilmişti. Hemen kendimi toparlayıp kaçmaya başladım. İşkence robotlarından herhangi biri ensemden yakalayıp, aynı zulmü bana da uygulayacağını düşündükçe daha da hızlanıyordum. Bayırdan aşağıya doğru koşarken, bayırın bitiminde bir nehir gördüm. O nehire atlayan insanlara robotlar dokunamıyorlardı. Çünkü nehrin son durağı cennetti. Bende bu necat nehrine kendimi atmak için daha da çok hızlandım. Tam nehre atlayacağım sırada ensemden yakalandım. Elinden kurtulmak için debelendim, ama nafile! Kendi kendime:

“ Eyvah! Mahvoldum. Ne yapacağım şimdi. Halbuki kurtuluşuma da bir adım kalmıştı. İşkenceye nasıl dayanacağım. Allah’ım sen beni kurtar! ” diye içimden geçiriyordum. Biraz robotun parmaklarından asılı sallandım. Sonra da robot, bir müddet elinde sallandırdıktan sonra beni nehre fırlattı. Deriiin bir “ohhh” çektim. Nehrin verdiği serinlik ve kurtuluşumun sevinciyle uyandım. Fakat bu bir rüyaydı. Kurtuluşa erip, eremeyeceğimiz hâlâ meçhul. Allah iki dünyada da kurtuluşa erenlerden eylesin.

Rüyanın yorumuna gelince:

Aslında rüyanın yorumu apaçık ortada. Çünkü dünyada yaşayan milyarlarca insanın başına, türlü türlü kıyametler kopuyor. Bu kıyametleri koparan ise yine robotlar. Robotlardan maksadım tanklar, silahlar, televizyonlar, bilgisayarlar. Hepsi birleşip bir Voltran edasıyla kendi etrafında bulunanlara illallah çektiriyor. Silah ve tanklar sıcak yuvalarda, masum insanların kıyametini koparıyor. Yetim ve öksüz kalan yavruların gözlerinden elim yaşların dökülmesine sebep oluyor. Bir baba, gözünden sakındığı çocuğunun vurulup, cansız bedeninin yere serilmesini acıyla seyrediyor.

Bilgisayar ve televizyonlar ise (yanlış kullananların) kendi hayatlarını başına yıkıyor; bu da yetmezmiş gibi ailesinin ve milletinin de dünyasını yerle bir ediyor. Aile içi sevgi ve saygı kaybı yaşanıyor. Televizyonlarda ki sahte mutluluklara imrenerek, internette ki sanal sevgilere yönelerek içerisinde bulunduğu aile yapısını veyahut yaşamı beğenmiyor; bundan ötürü de hata silsilesiyle kendini, ailesini ve sevdiklerini mahv-u perişan ediyor. Tabi bu teknolojik aletler, doğru istikamette kullanıldığı takdirde birçok güzelliğe de vesile oluyorlar. Fakat bilinçli ya da bilinçsiz kötü yolda kullanmayı seçenler, hem dünyasını hem de ahiretini harabeye çeviriyor.

Büyük düşünürlerimizden birinin veciz bir sözü vardır, der ki: “Aklın nuru fünun-u medeniyedir. Vicdanın ziyası ulum-u diniyedir. Bu ikisinin imtizacıyla hakikat tecelli eder” yani aklı aydınlatan fen ilimleridir, vicdanı da zulümattan kurtarıp, aydınlığa kavuşturan da din ilimleridir. Bu ikisi birleşirse hakikatin pırıltıları saçılır her bir yana. Mucitler işte bu hakikati anlarsa, bilimi, din ilimleriyle de tamamlarsa ne çocuklar tankların altında ezilir, ne de aileler parçalanır, tv’li pc’li hayatlarda.

Demek ki, İMANSIZ BAŞIN CEZASINI, İNSANLIK ÇEKER! ! !

Nurefşan Karakaş
Kayıt Tarihi : 6.2.2010 17:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Kadriye Çakar
    Kadriye Çakar

    RABBİM HER İKİ TARAFTA KURTULUŞA ERNLERDEN EYLESİN AMİNNNNNNNN

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Nurefşan Karakaş