Bir Uygarlığa Dair 3 Şiiri - Bayram Kaya

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Bir Uygarlığa Dair 3

Seriye kültürü düzenli devlet ve imparatorluk kültürleri karşısında verimsizdi. Bir çete kültürü olma durumuyla, kendisinden sonraki gelişmelere göre, ortamına basitlik oluşla yansımaktaydı. Ne var ki devlet ve günün imparatorlukları da bu gerilla tipi çete hareketinde yararlanırlardı. Çete tipi gibi olur yapılanmaları öncü birlikler denen disiplinci örgütlenmenin içinde oluşlarıyla kullanırlardı.

Günümüzdeki özel timler gibi. Bunun Osmanlıdaki karşılığına akıncı birlikleri denebilirdi. Ama devlet içi yapılar ve imparatorluktu akıncı kültürü ya da uç beylik oluşların kültürü, ganimet paylaşan kültür gelişmesi içindeki şartların, düzey ve düzleminde kalıp yaşanılamazlar. Sadece bir kısım unsurlarını hızlı, vurucu, yıpratıcı ve haber sağlayıcı olmanın, hız ve süratinden yararlanmaktı. Düzenli ordu onca kusursuzluğuna rağmen, hayli hantal olabiliyordu. Akıncı birlikler düzenli yapıyla düzenli yapı yavaşlığı arasındaki boşluğu dolduruyordular.

20. Yüz yılbaşlarındaki Osmanlı İmparatorluk bilinci, bilinen mücbir nedenlerle; İmparatorluklar öncesi yapıların bu kabil seriye denen çete savaşları tipine dönüşmüştü. Bunlar gerek işgale direnen çete ya da seriye savaşlarıydı. Gerekse kendi kanun ve söz olan yasalarıyla bir meydan okuyuşun çapulla var olmasıydılar. Ta ki düzenli birliklerle bir kurtuluş savaşı verilene dek bu böyle sürmüştü.

Her bir çeteci oluşma; başına buyruk, aralarında çok gevşek bağıntılarla kendi kültür ve dilleriyle (racon) iletişirlerdi. Ya da birbirine meydan okurlardı. Amaç çapul ganimetini paylaşmakla biterdi.

Haliyle çete tipi yapılanmanın düşünce kültür ve söylem oluşturma yapılaşması da, bu kabil kültür bağıntılarına göre; sert ve kesin oluyordu. Kendi açılarından oluşla, kendi doğruları içinde oldukları bu tür yapılanmayı yansıtan düşünce ve anlatımlar, amaçlarıyla sınırlı, doğru söylemler oluyordular.

Bir yelkenli taşıta göre yelken tasarım kültürü ve yelken savlaması en doğru bir yaklaşımdır. Yelkenli var bulunuş, yelkenli kültürüne göre doğru olan bir yelken bezi fikri ve savunmasıdır. Ama bir trans Atlantik kültürüne göre yelkenli, ne doğrudur. Ne de kullanılabilirdiler. Bu nedenle Arapların çeteci yapılanması ve seriye kültürü düzenli birlikler kültürüyle ne bağdaşa biliyordu, ne uzlaşa biliyorlardı.

Seriye savaşı, yıpratıcı oluşla; talancı, ganimetti yağmacı, çapulcu oluşlarıyla vardılar. Ne mobilize daimi birliklerdiler. Ne de belli yerlerde mekân tutmuyorlardı. Bu da demekti ki düzenli birliklere zarar verebilirlerdi. Ama bu tür yapılar asla nihai sonucu alamadıkları gibi bir bölge direnmesi ve bir bölge sahiplenmesini de hiçbir zaman pek pek ortaya koyamaya biliyordular. Düzenli de yöneltilebilirdiler.

Bu nedenle 6. yüz yıla değin Arap yerleşme düzeni daha ağırlıklı oluşla, yaşam şekli zor ve herkesin ilgi alanı olmayan çok zor coğrafya koşullarındaki, toz olup gizlenmeyi şiar edinmenin ikameci kültürüydü. Yerleşik Araplar dahi savunmalarını seriye kapsamında oluşla yapıyordular. Bu yüzden her kabileye ait grup kültürlerinden ötürü totemlerinin bu tanımlamayı yapması nedeniyle Araplar çok totemleydiler.

Güzide İnsan Hz Muhammed, var olan zemin devinmesindeki; güncel olmamakla akasyan düğüm noktalarının ya yeni ilavesini yapıyor ya da kiminin içeriğini boşaltıp yeni içerik enformasyonlarını yüklüyordu. Bu nedenle söz gelimi var olan seriye ve ganimet (çapul) kültürü üzerine yeni ilaveler yapacaktı.

Seriye bir çapul kültürü oluşla çapula katılanların çapul malalarını (ganimeti) paylaşmasıyla iş biterdi. Seçkin insan ve devrimci düşünücü Hz Muhammed bu yapıyı öyle o haliyle bırakmadı bu alanın içine seriye örgütlenmesine katılanların masrafları karşılanması için beytülmal (bir çeşit devlet hazinesi olur kasayı) oluşturdu.

Bu hem daimi bir kuvvet bulundurmaya dönüktü. Ve hem de giderek örgütlenmeye dek uzayacak olan sürecin, ilerideki devlet ve imparatorluk oluşumcu kültürün ana devinme zeminiydi. Müthiş bir teşkilatçılıktı.

Yine bu seriyeci ganimet gelirlerinden Allah'ın pay oluşla bir 1/5 payım daha ayrılması da, devlet olmanın sosyal yönüne sarf edici olan bir müktesebatı tasarruf etmek oluşla, hayli olguca; sorunu kavrayıcı inşalaşmaları, en doğru yerinde tutmuş olmasıydı. Bu da yine bir teşkilatçılık refleksiydi.

Totem (yanlış oluşla toteme put deme, ya da inancın özel bir terimi olmayla) , sahip çıkılan bir kimlik kültürüdür. Ve totemler o yapı dayanışma sembolü olmanın vizesini verişle, boyunlarda taşınmanın muskasıydılar. Size kimlik ve tutum olmanın minneti elbette kutsanırdı.

Bu kutsanma ille bir yönde yansımazdı başka yönlerden de olumsuz yansıması olurdu. Yani kutsanan şey aslı astarı kavratılmadıkça tapılan şey de yapılabilirdi. Oysa totem ikonları boyunlarında taşıdıkları kimlik kartıydı. Ya da sosyal davranışlarını size göre legal edebilmenin bir çeşit muhtariyetiydi. Veya kendi davranışlarını illegal edişlerin, kendi seçme ayıklatmasını giriştirebilecekleri bir pasaportlarıydı.

Birbirlerini amulet (boyun muskası ya da vücut işaretlemeleri) ile tanıyan bu kişiler, sosyal ödevler kabilinde olan ilişkilerini, amuleti tanınma sayesinde ilişkisel yükümlülüklerini kurabiliyorlardı. Bu tür tanışmaları yapmak, karşınızdakine ona göre davranabilmek içindi. Kiminle evlenip evlenmeyeceğinin totem kimliğini boyunlarında taşıyorlardı.

Sürecek

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 11.8.2013 20:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya