en koyu haksızlıkların
bir yara gibi ağrı yapması
bedenlere isyandır sadece.
oysa umutlarla gelmiştik;
aileye ve dosta dair
tüm gülücükleri saklayarak.
el sallayarak geçmişe,
yeni sayfalara yazmak için gelmiştik...
buruk hoşçakalları geride bırakıp
uğultulu kalabalığa atladık öylece
henüz yasaklanmamıştık
henüz tanınmıyorduk
sonbahara yenilen yaprakları
içimize bir parça yapıyorduk...
dağlara komşuyduk
hayalleri avuçlayıp,
büyütürdük öyle sessizce.
şehir bize
biz şehire
alışmaya çalışıyorduk...
uzağında olduğumuz bir babaocağı,
sadece tarifsiz bir hasretti.
dört yıl geçer diye
avunmalarsa,
birbiri ardına saklanan,
yalanlar yumağı...
öğrenci olmanın gururunu
günleri kurtarmayla yaşıyorduk.
önce yurt koridorları,
sonra ev salonu,
yalnızlık ıslıklarına
yoldaşlık ediyordu...
evden para istemeler
en ağır işkneceydi
sonra ev kirası,
yakıt parası,
elektrik,
su
sonra gurbet
sonra birbaşınalığın sonsuz yükü
anlaşılmaz bir deryaydı sadece...
haksızlıklar ortasında
öğrenci olmak,
şehirlerin en soğuğunda
dayanılmaz bir cezaydı
yirmili yaşımıza.
ve yirmili yaşımız,
uzağında olduğumuz,
bir babaocağı...
Kayıt Tarihi : 28.6.2008 14:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Mukaddes lûtûfdur ilim ve irfan.
Eğitimden mahrum kaldım maalesef.
Yok geriye dönüş imkân ihtimâl.
Cehver iken ziyan oldum maalesef
Ne idim nereden nereye yettim.
Kendimi hiçlikde buldum maalesef.
Eğitilmiş hayvanları seyretdim.
Şaşırdım halime kaldım maalesef.
Hani diyorlar ya sen cennetliksin.
Çaktırmadan içden güldüm maalesef.
Ben ne diyorum bunlar nediyor.
Binkere kahroldum öldüm maalesef.
Hüseyin Gedik
okullardan okumaktan bir şekilde yoksun kalanlar adına bu yorumu yapıyorum sevgilerle.
haksızlıklar ortasında
öğrenci olmak,
şehirlerin en soğuğunda
dayanılmaz bir cezaydı
yirmili yaşımıza
TÜM YORUMLAR (5)