Bir tutam sensizlik, biraz da hüzün
Her gece yarısı sadık dostlarım.
Siyaha boyanmış pembe bir düşün
Ancak kuytusunda sana rastlarım.
Silkinip, doğrulsam bitecek o an
Dalmalı sevdanın maviliğine
Yapraklar sarıya döndüğü zaman
Korku işlemeli ta iliğine.
İsmimi söylesen kokun duyulur
Salınır içimde durgun nehirler.
Bir çocuk orada aşka koyulur.
Ne demeli şimdi… Uzak şehirler.
Dağ gibi sevdalar yıkıldığı gün
Sırtlanlar üşüşür artıklarına.
Gönül, heveslerden sıkıldığı gün
Ağıtlar yakılır yaptıklarına.
Zaman, ömrümüzün gizli hırsızı,
Ufukta kaybolup giden vedalar.
Bir de özlemek var bir vicdansızı…
Ölünce bitmeli böyle sevdalar.
Yağar sonbaharın toprak kokusu
Düşer gözlerimden, aklım lâl olur.
Her akşam ruhuma kurulur pusu,
Neşeler devrilir, ihtilâl olur…
Hangi kelebeğin kanadındasın?
Hangi kirli bakış izliyor seni?
Ah bir bilsem keşke, dindi mi yasın,
Hangi karanlıklar gizliyor seni…
Dilimde duaydın, âmin dediğim.
Yetmedi zamanlar ömrü fâniye.
Olmadı ömrümde, düşünmediğim,
Seni sevmediğim tek bir saniye
Ağlasak baş başa sonbahar günü,
Susmasa içinde saklı sözlerin…
Lütfedip göstersen bir kez yüzünü;
Isıtsa içimi kömür gözlerin…
(01.09.2014)
Oğuz YazıcıKayıt Tarihi : 1.9.2014 03:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!