Bir sahil kasabasında ki tren istasyonundan farklı değildim. Sadece konaktım insanların hayatında; gelir yüklerini boşaltır biraz güler biraz ağlar biraz heyecanla sağa sola bakar sonra giderlerdi. Ben hep bir istasyondum birer duraktım hayatlarında. Sıkıntılarından onları alıp biraz tebessüme atan bir tren yolculuğuydu benimle paylaştıkları. Sonunda herkes yurduna dönerdi ve yine bu kasaba da değişmeyen yerimle yeni yolculara merhaba derdim. Heyyy yolcu hoş geldin ve güle güle ydi tüm beraberliklerim. İki kelime arasına sıkışmış bir tebessüm ve bir damlalık cümleydi tüm bildiklerim ve bölüştüklerim. Yollar uzar, raylar yollar boyunca uzanırlar ve bir tren dolusu insan bu kelime için hayatıma uğrar ve sonra yine gecelerin sesiz serinliğinde yalnızlığın neşeli ıslığı başlar. İki kelimedir benim hayatım, gerisi bir dinlenmelik nefestir.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış