Ben, bugün, güneşle mehtâbı beraber gördüm,
O yeşil gözlerde aah! ..Ben neler neler gördüm...
Her bûsesinde öldüğüm o gül dudaklarda,
Canıma bin can katan pembe handeler gördüm..
Kızıl bir gül, bülbülleri takmış da peşine,
Geldi, bir sağnak yağdı gönlümün ateşine.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
eski şarkıları hatırlar gibi oldum ağır ve derin anlamlar içeren dinlenirken huzur veren duyug yükleyen eski şarkılar gibi selamlarımla saygılar usta
içsel duygularda yaşanan güzel duyguların doğasal güzelliklerle bütünleştiği şiiri kalemi ve siz saygıdeğer ünal ağabeyimi kutluyorum.saygılar
Mehtapla güneşi bir arada görmek. Güzeldeki güzelliği hem güneş, hemde ay ışığına benzetmek. Hazana bahar gelmiş.Çok güzel ifadeler kullanılmış.İki cevher dörtlük. kutluyorum Ünal hocam.Ant.lis. Selam ve saygılar
KUTLARIM
SAYGILARIMLA
Aruz kalıbıyla yazılmış herhalde. Çok hoşuma gitti. Hayyam tadı vardı.
Kızıl bir gül, bülbülleri takmış da peşine,
Geldi, bir sağnak yağdı gönlümün ateşine.
Toprak suya kavuştu, ağaçlar güneşine;
Güz ortası bahâra dönmüş bahçeler gördüm...
cok cok güzeldi üstadim..hemde cok cok güzel...yüreginize saglik..tebrikler+10
sevgi ve selamlar efendim :)))
Paylaşım için teşekkürler
Harikulade bir Şiiriniz daha Üstadım.. çok etkileyici bir anlatım..yüreğiniz var olsun..Şiire tam puan size de Saygılarım var.. A.N evzat Uçar.))
Sayın şairim,
Ben de bu harikulâde şiiri okuyunca, denize nâzır bir konağın kayıkhânesinde, hafif çalkalanan sularda bir sandalın içinde, ince bıyıklı, fesli, âşık bir delikanlı gördüm.
Dilinde şu şarkıyı mırıldanıyordu:
'Muntazı teşrifine hâzır kayık,
İnce yaşmakla bu cuma seyre çık.
Pembe mantinden ferace pek de şık,
İnce yaşmakla bu cuma seyre çık...'
Ve, elinde eflâtun şemsiyesi, yaşmağını zarif bir şekilde tutarak, salınarak gelen çok güzel endamlı bir servi revan gördüm...
Usulca, bekleyen kayığa binip, ve masmavi sularda kayar gibi uzaklaşıp gittiler...
Ve ben halâ bu şarkıyı mırıldanmaktayım...
Çok, ama, çok güzeldi efendim...Saygılarımla... Hâlenur Kor
Tam puan.
Toprak suya kavuştu, ağaçlar güneşine;
Güz ortası bahâra dönmüş bahçeler gördüm...
Kutlarım sevgili Ünal bey üstadım güzel şiirinizi. kaleminiz daim olsun. dostluk baki olsun. selam ve sevgiler sizinle olsun
Bu şiir ile ilgili 53 tane yorum bulunmakta