Sen şarışın bir dilde en eski güveyi
Her sabah selamlarım gözlerinin ve gölgenin düştüğü yeri
Ve her akşam çıkmaz sokakların
Dargın pervazlarından toplanırım
Gün yanığı yalnızlıkları
Hep yolcusu varmış gibi beklemek
Ne acılı ihanettir istasyonlara
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Devamını Oku
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Şiir değil, sanki imge salatası olmuş. Arka arkaya sıralanıp, yerli yerinde kullanılamayan tuhaf imgeler maalesef ki, şiiri anlaşılması zor, hatta imkansız bir hale dönüştürmüş. Serbest şiirleri oldum olası sevmezdim zaten, bu gibi şiirleri gördükçe onları daha fazla itici buluyorum. Şiir dedin mi, kafiyeli, hece vezinli ve manzum olmalı arkadaş. Ben bunu bilir ve bunu savunurum vesselam.
Çok çarpıcı, ı imgeler anaforunda akan güzel bir şiir okudum. Şairinden yeni haberdar olduğum (bu benim kusurum) için şiirleri içinde biraz dolaştım.Çok keyifli ve enteresan seyahati tekrar yapmak isterim.Sizİ tanımış olmaktan mutlu oldum kıymetli şair.Tebrikler.
Saygılarımla
ne zaman içimizden dışımıza dökülsek
kırılıyoruz...
elleri bırakılmış bir çocuk gibi
kalakalıyoruz...
şimdi hangi şiir bağışlar
yarımlığımızı.........
'Kimbilir belki yine karşılaşır hırçın kimsesizliğimiz
Durulmuş sokakların kaygan caddelerinde
Aklımız yarışır susmalarda
Elbette unutulur görmeyen gözler
Ve elbette ağlamak dediğin göze düşer
Söyle şimdi hangi mendilin merhametini umayım
Hangi yağmurun saçağına sığınayım
Sana sen dedimse bir anlamın vardı
Şimdi dilimi hangi tuza banayım' //
ŞİİRİNİZİN ;(şahsımı)Sarsan, (gerçekten) hüzünlendiren dizeleriydi, (üstteki) terennüm ettiğim dizeler.
Tahminim o ki, pek çok şair dost, şiirinizi beğenmiş ve içselleştirmiştir. Zira, şiir okuru, akıcılığıyla- hüzünlü lirizmiyle-samimiyeti yada doğalitesiyle öyle bir sarmalıyor ki, etkilenmemek mümkün değil!
BİRDE,
'Hep yolcusu varmış gibi beklemek
Ne acılı ihanettir istasyonlara'
DİZELERİ, (istasyonlara fazla aşina olan) Bendenizi şiirin içine çeken dizeler oldu! Bu dizelerde fena halde yakıyor insanı. Tıpkı yolcusu gelmeyen bekleyişler gibi..
Yada (aylarca-yıllarca) yolcusunu beklerken akıl sağlığını kaybedip, istasyonları mesken tutan kimi gariplerin çaresizliğini hatırlatıyor adeta..
BEKLERİM BEN YİNE, BİN GİRYAN İLE HER FECİRDE misali (dizeler sayesinde farkedilebilen) çaresiz -hüzünlü bekleyişlerde olduğu gibi.. /
EFENDİM YÜREĞİNİZE SAĞLIK /Saygımla/n.a.
Çok harika bir şiir, tebrik ediyorum. Ama neden not ortalaması 5'te kalmış anlamadım, on puanlık bir şiir bu!..
Ne biçim bir sestir şu bizim dalgınlığımız
edip cansever
kardeş duygular , kardeş türküler gibidir...tebriklerimle ve saygılarımla efendim..
arpacı kumrusu gibi düşünmek...dedim..sözün gelişi..çağrışım sadece...şiirinizin altında...tekrar saygılarımla..
'Gün yanığı yalnızlıkları
Hep yolcusu varmış gibi beklemek
Ne acılı ihanettir istasyonlara' Evet. Saygilarimla.
Yüreginize,kaleminize saglik.
Hece ve aruz şiirlerini yazan bazı ısmarlamacı şairler; önce malzemeyi temin eder, istifler, oradan duvarcı ustası gibi alıp kullanırdı. Kafiyeler, hece sayısını tutan kalıplar, veya açık-kapalı heceliler, dolgu derzi olacak tek heceliler falan...
Şimdi aynı yöntemi imgeci-şaşırtmacı-buluşçu alanlarda uygulayanlar var.
Toparlıyorlar ordan-burdan ilginç-duyulmasdık kalıpları. Aralarına bağlantı harcı koyup çarpıcı şiirler üretiyorlar (!)
Ama olmuyor. Heceyi-vezni oluşturmak için abuk-subuk kelimeler kullanılmış bir hece şiiri gibi; ilginç buluşlar-çarpıcı (hatta modern ötesi)metaforlar kullanma sevdası, serbest şiiri abuk-subuk yapabiliyor. Oysa metafor ve buluş düşünce -kafa patlatma işi değil- esin işidir. O anda algılananın yaratıcı zekanın dişlilerinden geçerek, farklı söz kalıpları ve duyumsatma yüküyle (birikim, dil ve mantık yeteneği oranında)yaratılandır şiirsel imge ve buluş.
Bu şiirin eleştirisi içinde değil de anımsattığı için konuya girdik.
Günün şiirini kutluyorum.
İMGELER…
Kısa yorumuma başlamadan önce, güne rehavet katacak yine güzel bir şiirle ikinci kez merhaba diyorum.
Halil Soyuer’le birlikte Keziban Arapcı.
Pek çok şairi tanıma veya hatırlama fırsatı bulmuş oluyoruz, antoloji sayesinde.
Yeniden minnettarlığımı sunuyorum.
Keziban Hanım’ın kim olduğuna şöyle biraz baktım ve oldukça fazla kitap okuyan bir şair olduğunu gördüm. Özellikle bu kitaplar içinden biri dikkatimi çekti. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “HUZUR” romanını okuyabilen bir kişi asla ve asla boş olamaz. Kültür seviyesini nerelerde olduğunu tahmin edebiliyorum.
Diğer yazarlara veya şairlere diyeceğim yok zaten.
*
Şiir gerçekten sanatkârane yazılmış.
Kurgulanışı ve üslubu bambaşka.
Aslında kusur aramak yerine zevkle okumak, haz almak var.
Fazlasıyla aldım.
İki defa okudum.
Önce Keziban Hanımı kutluyorum.
Oğlu Hasan’a da Allah uzun ömürler versin. Bahtı açık olsun.
*
Şimdi gelelim yorumumun başlığına.
Bazı arkadaşlar illa da “imge” “simge” “sembol” ne bileyim başka ne deniyorsa bu anlatım şekline…
İmage; imaj:
1- Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, hayal, hülya; duyularla alınan bir uyaran söz konusu olmaksızın bilinçte beliren nesne ve olaylar, hayal, imaj.
2. Özellikle şiirde söylenmek isteneni benzerlik ve anıştırmayla çarpıcı anlatma, imaj.
3. Duyu organlarının dıştan algıladığı bir nesnenin bilince yansıyan benzeri, hayal, imaj
Şiirleri de bu anlam doğrultusunda imgeleyip simgeliyoruz, onlara güzel imajlar katıyoruz, bazen de görünmeyen –metafizik- anlamlar, anlatımlar katıyoruz.
İmaj, imge bunun için var her halde.
İlk dize:
“Sen şarışın bir dilde en eski güveyi”
Ne demek, sarışın bir dilde en eski güveyi?
Böyle bir anlatımda kelimelere dokunuyoruz, kelimeleri çözümlüyoruz.
Adam sarışınmış herhalde. Evliymiş de üstelik. Eşi olabilir. Aşkı da olabilir. Çok beğendiği, hayran olduğu, örnek aldığı biri de olabilir.
Güveyi erkeği ifade ettiğine göre. Adam demek ve öyle düşünmek zorundayız.
Eee! Devamı?
Bir hayranlık ifadesi işte. Hayranlığın içini sizler doldurun… Her şeyi koyabilirsiniz “hayranlık” kefesine. Her türlü sıkleti çeker, bu ifade…
Gölge düşer, güneş olduğu müddetçe.
Ya hava bulutluysa?
Biraz şiirin muhtevasında “bulutluluk hali” var. Ama yine de sabahları gölgesini yerde görüyor şaire.
Amenna.
Lakin gözünü nereye düşürmüşler?
“Gözü düşmek: beğenmek” “Göz koymak: sahiplenme arzusunda olmak”
Çok şükür, Türkçemiz deyimler zengini. O kadar çok deyim var ki gözle ilgili…
Neyse, gözü gölge gibi yere mi düşmüş?
Yok efendim. Bu bir hayal. Tasarım, algılama. Anıştırma…
“Anıştırma” ne ki?
Yukarıda imgenin anlamını öyle vermişler.
Bazı kelimelerin anlamlarını öğrenmeye yaşımız uygun düşmüyor galiba. Eskileri iyi kötü biliyoruz da…
Gözleri de düşürürüz efendim, tıpkı düşen gölgemiz gibi. Ne fark eder sanki?
Varsın “bakışlarımız” baktığımız yerde nakşedilmiş olsun. Rüzgâra, toza dönüşse bile. Evlerin önü süpürülse bile.
Önemli olan, oraya işlediğimiz, nakşettiğimiz bakışlarımızın varlığıdır.
Kapı önünde hatırlanan bakışlar…
Unutulamayan anlamlı, sımsıcak, aşk, arzu, dilek…
İnsan, insancıl bakışlar…
İşte bir imgenin gücü daha.
Peki,
Türkçemizde böyle bir şey var mı?
Kullanıldıkça, işlendikçe oluyor.
Madde ile mânâ, gerçek ile hayal, somut ile soyut hep birbirinin içine geçiyor. Sanki birbirlerine tutunarak, birbirleriyle harmanlanarak yepyeni anlatımların dili oluveriyorlar.
Eskiden bu derece iç içe geçmiş imgelemeleri pek hoş göremiyordum. Şimdi görüyorum ki, Türkçemiz farklı bir anlayışla, bakışla kendi yolunda, mecrasında akıp gidiyor.
Konu başlığıyla ilgili bu kadarı şimdilik yeter sanırım.
*
Adı eleştiri olacaksa kısaca dikkatimi çeken bir durumu söylemek istiyorum.
İlk bölümde bazı dizler tek başına kalmış gibi duruyor. Tamamlanmamış veya söylenmemiş; eksik, yarım bırakılmış; hatırlanmış da vazgeçilmiş, söylemekten imtina edinilmiş gibi geldi bana.
Kusur mu?
Işıl ışıl parlayan bir pırlantanın parıltısını gölgeleyen, değiştiren, ne olduğu anlaşılamayan nesneler havasında kalıyor biraz.
Tebrik ve takdirlerim Keziban Hanımefendiye ve Seçici Kurul’a.
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun.
Hikmet Çiftçi
30 Mart 2013
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
Bu şiir ile ilgili 23 tane yorum bulunmakta