Uzun kış geceleri…
Köyün gençleri köy odasında,
Hava soğuk,dışarıda kar pala pala atmakta.
Ocakta yaş meşe kütüğü nar gibi kızarmış,
Isıtırken, alevi de odayı aydınlatmış.
İngiliz gazeteleri üzerinde yaş tütünler serili,ocağın önünde,
Kurutulacak ve keskin bıçakla kıyılıp tabakalara doldurulacak.
Sohbet koyulaşmış,mindere hafiften kaykılanların içi geçmiş,
Cin,peri masalları ve definecilik vazgeçilmez konular olmuş,
Hepsi de bekar delikanlı ama en bıçkınlarıydı Halil.
Evin dış kapısı çalındı,sohbet bölündü,uyuklayanlar doğruldu,
Gecenin leyli vakti, bu ziyaret hayra alamet sayılmaz,
Kim o? sorusuna gelen cevap düşündürücü.
Tanrı misafiri kolcu Memet.
Tahminen bir baskından gelmekte,konaklama için yolu düşmüş,
Belli olmaz,devlet adamıdır,belki bu da bir baskın.
İngiliz gazetelerine serili tütünler toplanıp zulaya atıldı,
Yakıştıramadı Halil Tanrı misafiriyim diyen adamdan tütünü saklamayı,
Toplamadı tütünü,yalnız onun İngiliz gazetesine serili tütünü kaldı ocak önünde.
Açıldı dış kapı kolcu Memet buyur edildi köy odasından içeriye.
Selamunaleyküm gençler,kusura kalmayın rahatsızlık verdim size,bu vakitte.
Yer sofrası hazırlanmakta olsun üşümüştü kolcu Memet,yaklaştı ocak başına,
Gördü kurutulan kaçak tütünü,kurt adam çıkarmadı sesini,
Kuruldu sofra,kondu peynir,zeytin o saatte yenecek ne çıkarsa.
Yendi yemek,kalktı sofra,cıgaralar yakılacak amma,
Cesaret ister kolcu adama kaçak tütünden cıgara ikramı,
Bilmez mi kolcu Memet kimsenin tabaka uzatmayacağını.
Herkes gibi o da tiryaki,girdi söze…
Güzel tütün gibi görünüyor,ocak başındaki,kimin ola ki?
Delikanlı Halil sahiplendi malını,her ne pahasına olursa.
Tanrı misafiriyim,ceza yazamam,
Vazifeliyim almam gerekir tütünün tamamını,
Amma ben de tiryakiyim,üstelik kalmadı cıgaram.
Gel anlaşalım,paylaşalım şu tütünü.
Tamamını kaptırıp birde ceza yemektense paylaşmaya razı oldu Halil.
Allah taksimi mi yapalım,kul taksimi mi? Dedi kolcu,
Sorunun altındaki cinliği anlayamadı Halil,
Allah taksimi olsun cevabı çıktı ağzından.
Kolcu tütünün tamamını kendine aldı,
Bir cıgara sarmalık Halil’e bıraktı.
O zaman anladı Halil sorudaki inceliği,
Düşündü,kendinde bir kapik yokken
Köylüsü hacı Fettah’ın kimbilir ne kadardı serveti.
(05 Haziran2006)
Ömer Faruk BaykalKayıt Tarihi : 29.6.2006 10:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!