Okullar tatile girdiğinde Köyümüz de Sünnet mevsimi başlardı... Ne zaman oyunlarımız esnasında bağırtılarımızla, çağırtılarımızla milleti bıktırdığımızda, “Sünnetçi geliyooooorrr” avazı çil yavrusu gibi dağıtırdı bizi halaka dan... Yapalak kayasına az tırmanmaşıtık abdallara söve söve... Ellerimiz ayaklarımız taşlardan, çalılardan yara bere içinde olurdu hep... Filan agga’nın oğlu yakalanmış da kestirip kurtulmuş derdik aramızda... Babam birkaç kere oğlum istemiyorsa bırakın çocuğu diye kurtarmıştı beni sünnetçilerin elinden... Sünnetçi geldiiiii avazıyla babamın beni zorla sünnet ettirmeyeceğini bile bile gene de arkadaşlarıma uyar, onlarla birlikte kaçarken elimi ayağımı yaralar, gömleğimi, şalvarımı paralardım...
..... x x x
Bazan eşek üstünde, bazen yayan, ellerinde bir kara çanta... İçinde bir ustura, tentürdiyot, sarı krem ve bir toz... Abdallar bilmem ne “Ede” her sünnet mevsimini asla boş geçmezlerdi... Babalar, analar tutun şunu dedi mi... Sünnet olmuşların en büyük zevkiydi, sünnet olmaktan kaçan birilerini yakalamak... Feryat figan, ettiğimiz küfürler, kahkahalarla bastırılırdı... Genellikle babalar bağ da bahçe de olduğundan, analar, ablalar yakalayın şunu dediler mi işi biterdi o arkadaşımızın... Hemen hemen yok denecek kadar az dı sünnet düğünleri... Falan filanın kirvesiymiş köyümüz de pek umursanmazdı...
..... x x x
İlkokul dördüncü sınıfa gideceğim, okul açılmak üzere... Başında foteri abdal Tefik ede çıktı geldi... Komşumuz göbek ebem’gil çağırmış, akranım Kerim ve Beşikteki Yiğeni Mehmet için... Önce beşiktekini anası tuttu...Çığlık köyün her yerinde yankılanıyor... Ede usturasını testere gibi sürte sürte.... Maşallahlarla beşiğe konulup sallanıyor küçük gazimiz... Kerim feryat figan ben kestirmem diye bağırıyor dinleyen kim... Dört kişi birden eller kollar kenetlendi... Allah Alllah abooov kıyamet mi kopuyor ne? Gene bizim testereli sünnetçimiz sürtüp duruyor... En az yirmi kişinin maşallah tezahüratları ile Kerim de odaya götürlüp yatırıldı... Foterinin altından Emine ebeme şöyle bir baktı Tevik ede’miz başka yok mu bakışıyla... Tefik Ede’nin eline bir şeyler sıkıştırılırken başka çocuğumuz yok dedi Ebem... Bir sarı krem birde toz verdi “hayırlı uğurlu olsun” diyerek merdivene doğru yürüdü... Ardından koştum... Emmi bende sünnet olacağım dedim... Adam öyle bir sarsıldı, öyle bir şaşırdı ki neredeyse merdiven den aşağıya düşecekti... Edemiz de boy en az bir seksen var... Omuzlarını şöyle bir sarstı “Kimin oğlusun, baban kim? Eviniz nerde?“ Gözlerimi kırpmadan gözlerine dikip, Koca Dede’nin oğluyum şurası bizim ev dedim... Ben önde Ede’miz arkamda bizim evin merdivenden çıktık... Name ye başladı ede’miz “Selamünaleyküm, nasılsın Dedemmi? Babam şaşırmıştı. Durup dururken abdal Tefik in ne işi olacaktı... “Senin oğlan sünnet olacakmış” Babam beni şaşkınlıkla şöyle bir süzdü... Koltukları kabarmıştı... Neyse babam 10 liraya ede’yi kesmesi için razı etti, kalırsa kalsın askerde hallederler diyerek... Şalvarı çıkarıp, bağdaş kurup oturdum... Kes emmi... “Kimse tutmayacak mı, elini ayağını oynatırsın başıma bela olursun yiğenim... Ben böyle seni sünnet yapamam dedi... Kivreye gerek yok dedim... Gıcık ablam ..... ben tutayım mı gardaş deyince, ona ana varat dümdüz... Babam “Karışman oğluma ne halt ederse, etsin...” diyerek beni de susturdu... Ede, “sen biraz bekle, yalnız olmaz” dedi.... Rahmetlik eniştem Hızır gibi geldi... Selam kelam .... Kayınım ne olur ne olmaz ben gene de omuzlarından tutayım diyerek arkama geçti.... Ede başladı körelmiş usturasını,testere gibi sürtmeye... O sürttükçe, ben abdal edemizin yedi göbek sülalesini kalaylarken, o gülüyor yap yiğenim yap... Yaparsın, edersin ama, rahat dur sık dişini...Diyordu... Bazı isimler değiştirilmiştir sadece.... Bire bir şahidi olduğum bir olaydır... O yılların Sünnet gerçeği böyleydi.... En azından 10 gün, 15 gün yara bereyle ablaların eteğiyle dolaşılırdı.... Liseye gidenlerin komik durumu, geçilen dalgalar, o testere gibi kör ustura’nın acısından daha da fazla acıtıyormuş, o gönüllü kurbanımızı demek ki...
..... x x x
Şimdi Köyüme gene O “Sünnet Mevsimi” gelir mi? Eli Siyah çantalı Sünnetçilerin insafsızlığına, çığlık çığlığa çocuklar teslim edilir mi bilmiyorum... Dün gelen bir Sünnet davetiyesi bana o günleri mi hatırlattı...
..... x x x
Aşiyansız, 30.06.20 Y.Y.
Kayıt Tarihi : 1.7.2020 20:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!