Özletmiyor yazı hava asla, gecenin biraz soğuğu olsa da.
Üşümüyor teknesinde adam, çekince kapüşonunu başına.
Denizin üzeri, nasıl derler, çarşaf gibi; dalgasız, kıpırtısız.
Bakınca, dolunayı ufkun bir karış yukarısında sanırsınız.
Suya yansıyor ışığı, tepsi gibi ayla solundaki yıldızın.
Bir şapırtı duyuldu, sesi miydi ki o sıçrayan bir lambukanın?
Bilmem, hangi adanın silueti Bodrum ışıklarının fonunda.
Lüks lambasının ışığı titrek, parıldıyor pruvanın sonunda.
Adama evrenin merkezi: üstüne oturduğu bir metrekare.
Odağında eski sevgili ve mangalının ateşindeki hare.
Önemsiz kalıyor para, parti, takım, ya da bir sinema bileti.
Kadehte rakı, biraz meze... Ona teknesinde dert, tasa yok şimdi.
Tepedeki evin terasında bir adam, mehtapta keyif çatacak.
Anlaşılan ayaklarına sürünen kedi rahat bırakmayacak.
Söylendi biraz. Baktı ki sırnaşacak, taciz edecek kendisini,
Kediyi doyurdu; sonra kovdu, rahatça içmek için viskisini.
Bir gece kuşunun ötüşü mü bu, yoksa ay ışığı sonatı mı?
Köpekler çok havlıyor nedense; ürküten onları bir karaltı mı?
Gece ilerledi, yükseldi ay; ama daha yaklaştı ona yıldız.
Bir duble daha koyuldu bardağa; kafadaki hayaller sabırsız.
Karakedi geri geldi, çağırmadan çıktı adamın kucağına.
Kimsesi yok bu hayvanın, gurul gurul sevdirdi kendini adama.
Çalışınca motoru teknenin, sesi duyuldu tepedeki evden.
Madem ki öyle, artık sadece anılar kalsın geriye bu günden.
(Şubat 2016, Bodrum)
Murat FarzKayıt Tarihi : 24.2.2016 18:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!