Bir sözle başlar bazen savaş,hayranlıkta bir sözle
Öyle bir söz ki bütün kelimeler susar edebinden.
İstanbul’a söylenen en müstesna kelimeler
Seni görmeden bağlanabilmektir aslında bir sözle
Azcık olsa da çehrendeki mazim, eksilmedi bende insiyakın
Zaman mı boşver; dalgalanmasına sebep değil ki hissiyatın
Mekan mı vazgeç; o da değil kalem tutturan
Bizans olmuş Roma’ya ya da İstanbul Osmanlıya,
Ne fark eder olsun payitaht ister dünyaya.
Verilmiş olsaydı bile adı bir mezraya,
Sana bağlanacaktı bu kalp; ithaf edilen bir mübarek duayla.
Azametinden midir bu dua yoksa asaletinden mi bilmem,
Ben seni o duayla sevdim, o duayla baktım cemaline.
Yedi tepen mekan oldu kalbimin istikbaline,
Meydanlar, caddeler köprüler kurdu; kalbimin derinliklerine.
Ve şimdi, dönüp bakıyorum kendi kendime,
Fatih gibi olmak zorda,Fatih’i sevmek bile güzel
Kolay mı ki mazhar olmak peygamber iltifatına.
Gel seyreyle şimdi benim gözümden boğazı,
Sultanahmet,Emir Sultan yada Topkapı Sarayı,
Taş mı görüyorsun hala paha biçilemez serveti,
Bir sözle fetholunan dünyadaki cenneti.
İşte öyle söz olsun ki kalp kani olsun,
Söyleyen öyle olsun ki kalplerde baki olsun,
Sözü emir telakki eden; fatih gibi alim,
Söze konu olan; İstanbul gibi yarim olsun.
Şimdi kapat gözlerini, koy yüreğine İstanbul’u,
Birde böyleyken söyle; şarkılarını,türkülerini.
Heybende İstanbul’a dair ne varsa; hayal yada gerçek,
Haydi dokun şimdi dokunabilirsen titremeyerek,
Eğer ki yüreğin olmuşsa bir kuş kadar ürkek,
Ölmeden ölmüşsündür İstanbul’dur sebep.
Bir müezzin sedasıdır İstanbul.
Gönül tellerinde bir titreşim
O anda tüm vücuda yayılır titrek nöbetler,
Bazen göze vurur; göz dalar,
Bakar her yerde İstanbul var.
Bazen dudak geçirir nöbetleri,
Çıkar tek cümle; titrerken dudaklar
Bana bir tek İstanbul’dur yar.
Şimdi ellerimdedir sirayeti,
Ama kaleme yetmiyor dirayeti,
Zaten şiire teşebbüs eden kalem mahbub,
Yürekse hicap içinde atışı bile mahcup.
Ey tarih hülasa fetihtir hale sebep
FETHİN ALİMİDİR AKŞEMSEDDİN GİBİ CAN
ALİM Mİ NE ALİM!
OLUR TÜM DERTLERE DERMAN
Akşemseddin ise Fatih’e rehber,
Boyun eğer İstanbul gibi cihan,
Cihana elzemse cihat;
Fatih gibi mücahide; canan oldu,
İstanbul gibi Cavidan…………
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta