Bir Söğütlü Çeşme Masalı

Limon suyuyla bir kitabın satır aralarına
gizlenmiş notları ateşle okumaktır
bir erkeğin bir kadına sokulması

Mum makasıyla karartılan taraçasından düştüğüm
bir köşkün ilk imgesiydi
mutfak katında oturan yaşlı kadınların coğrafyası
saç leğenlerden taşan amerikanbezi
ve
kök boyasıyla süleyman incirinin tenhasında
sakladığım gelincik sigarasının küflü tadı
iplik makaralarından araba
ah! hatırladığım buğusu en yakıcı ilk muamma
el işlemesi ince dantelin
tenden sıyrılırken yarattığı kıvılcımla
titreyen tenha
gizli bahçeye açılan kapının örtüsü aralanırken
düşlerime sızan arzun
ağustos yemişlerinin tadı
dudaklarımı kamaştırıyor hâlâ

Kurbağalıdere çayırındaki bayram yerinden
türlü tuhaf çalgılarla geçen çingenelerin
sihri, küfrü ve şarabı
sustalı bıçaklarla biledikleri
göçebe haytalıklarına yarenlik ettiğim
esrarlı sigaranın zıvanası
ilk gençliğimin
kent sokaklarında yolunu yitirmiş dişi doğanı
Eklima
yitik kadırgası korsan ruhumun
bir tahta kurdu gibi tahta duvarların aralıklarında
beklediğim karaşın travma; Eklima

Buhur muska ve salavatla
tırmandığım kuyunun ağzında bulduğum
hiçliğe düşürdüğüm yüz görümlüğüm
düşürdüğüm ilk tetik
atıldığım ilk macera

Seni anılarıma taşıyan hiçe sayılmanın
yakan yüzüyle düştüğün hayattan düşen
delikanlılığım
eski köşkün taraçasında uyuyor
arzulu bir sevdayla ıslanan dudakların
en sakınımlı sözlerin bile
kırmızı mercimek fokurdayan tencerenin ısrarıyla
yanında kuru soğan istiyor hâlâ

Yırtılan zarlarında göz pınarlarımın
mermerşahi, mevlüt ve tevekkül
ve kızılcık lokumu kokuyor loğusa akşamlar

Öyle ya, bir kitabın satır aralarına
limon suyuyla çizilen güllerin
ateşle açmasından başka nedir ki
bir erkeğin bir kadına sokulması...