Emekçi Bir Kadının Şiiri Şiiri - Hamid T ...

Hamid Tatcı
61

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Emekçi Bir Kadının Şiiri

"Hostes, Çağrı Merkezi Elemanı, Bilgisayar Mühendisi, Burgerci ve ötesi..."

Uçağınız güvenli
Ya kim senle ilgili
Gece ağlanmış belli
Makyajını silmeli

Arayanın pek olur
Sorulanlar sık olur
Bir telefon çok olur
Dünya hali değil mi?

Oturup çalışırsın
Dizer iken yazarsın
İşçiliği ararsın
Akıl başta değil mi?

Etinden yemiyorlar
Kanını emiyorlar
Emekçi demiyorlar
Çok okudun diye mi?

Bu kez düzen pek yeni
Yok bildik yöneteni
Tanımaz seni beni
Mülk davası değil mi?

Var düzenin farkına
Yine değişir yarına
İlet oğluna kızına
Uyansınlar değil mi?

Eğil, eğit hem de kıvrıl
Her bir emekçiye sarıl
Dilden dile, ele yayıl
Yüzler parlasın değil mi?

Hamid Tatcı
Kayıt Tarihi : 18.6.2020 00:17:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Post-Marksist bir bakış açısıyla Dünya Kadınlar Günü nedeniyle toplumun ezilen kesimlerini hatırla(t)mak üzere 8 Mart 2012 tarihinde yazılmıştır. Post-marksist bakış açısıyla şiir, kapitalist toplumsal düzenin yeni nesil hizmet sektörlerindeki emek sömürüsünü ve bireylerin bu sisteme karşı farkındalık geliştirme gerekliliklerini ele almaktadır. Nitekim post-marksizm, Marksizmin sınıf mücadelesine ek olarak, kimlikler, kültürel yapı ve modern ekonomik sistemin karmaşıklığı üzerine odaklanmakta olup şiirdeki tema ve farklı emek çeşitlerine ilişkin örnekler (hostes, çağrı merkezi elemanı, bilgisayar mühendisi, burgerci) bu noktaları desteklemektedir. Post-marksist yaklaşıma göre emek sömürüsü sadece fabrikalarda veya mavi yakalı işlerde değil, günümüzde artan ölçüde hizmet sektörü ve bilgi ve iletişim sektörlerindeki işçi statüsündeki orta gelirlilerde de yaygındır. Bu mesleklerin hepsi, günümüz kapitalist düzeninde yabancılaşmış bireyleri simgelemektedir. Makyaj örneğinde, bireyin emeğiyle birlikte ruhsal tükenmişliği de işlenmektedir. Bu da post-marksist teoriye uygun bir biçimde, emek ve işgücü ile kişisel duygusal dünyaların nasıl iç içe geçtiğini ve bireyin emeğinin nasıl değersizleştirildiğini yansıtır. Etinden yenmemesi ve emekçi olarak adlandırılmaması hususları, tüketim eğitimli olmanın bile sömürüyü engellemediğine işaret ediyor. Post-marksist düşüncede, sınıfsal sömürü ile birlikte kültürel ve ırksal ayrışmalar da önemli bir yer tutar. Kapitalist sistem, yalnızca ekonomik açıdan değil, aynı zamanda tüketim alışkanlıkları üzerinden de sınıf ve ırk ayrımı yaratır. Kapitalistlerin kendi ürettikleri düşük kaliteli ürünleri tüketmemesi, bu ürünlerin daha düşük gelirli ve belirli ırksal gruplara "reva görülmesi", hem sınıfsal hem de ırksal bir ayrımcılık biçimidir. Kapitalistler, hem ekonomik gücü elinde bulundururken hem de ürünlerini düşük gelirli kitlelere dayatmaktadır. Bu, sınıf mücadelesinin yanı sıra, zenginlerle yoksullar arasındaki yaşam tarzı farklılıklarının ırksal boyutlarla da beslendiğini gösterir. Üst sınıflar, kalitesiz ürünleri yoksul ve etnik gruplara yönelik bir tüketim politikasıyla sunarken, kendileri bu ürünlerden uzak dururlar. Diğer yandan post-marksistler, bilgi ve iletişim teknolojilerine yönelik katma değer üreten kişileri de yeni nesil işçilerden sayarak küresel kapitalist sistemde sömürülen bir sınıf olarak kabul eder. Şiirin bu kısımlarında beyaz yakalı emeğin de mutlak bir sömürüye açık ve maruz olduğu, eğitim seviyesi arttıkça sömürünün illa ki azalmadığı vurgulanmaktadır. Yöneticilerinin belirsizleştiği yeni dünya düzenini işleyen dizeler, post-marksizmin önemli bir noktası olan soyutlaşmış iktidar yapıları ile bağlantılıdır. Günümüz kapitalizmi, bireyleri giderek daha fazla anonim güçlere ve kurallara tabi kılar. Bu bağlamda kimlikler ve ilişkiler sistemde giderek görünmez hale gelmektedir. Mülkiyet ve ekonomik güç, post-marksist yaklaşıma göre soyut bir hâl alır ve bireylerin bu sisteme yabancılaşmasına yol açar. Farkındalık ve kolektif hareketi işleyen bu bölüm, toplumsal farkındalığın kuşaklar arası aktarılmasını ve bu farkındalığın yeni kuşaklara iletilmesi gerektiğini vurguluyor. Post-marksist teoride farkındalık, bireysel olmaktan öte kolektif bir bilinçlenmeyi gerektirir. Bu çağrı bireylerin değil, farklı toplumsal sınıflara ait toplulukların birlikte harekete geçmesi gerektiğini gösterir. Dayanışma ve toplumsal aydınlanmayı ele alan son kıta eğitimi ve örgütlenme planını ön plana çıkarıyor. Ürettiği artı değer bir şekilde sömürüye uğrayan Geleneksel ve çağdaş hizmet sunucusu her kesimden emekçilerin bir araya gelmesi, post-marksist bir perspektifle toplumsal değişimin temel unsuru olarak değerlendirilebilir. Özellikle emekçilerin birbirine "sarılması" ve "dilden dile, ele (yani sınırları aşan biçimde yabancı ülkelerdeki benzer toplum kitlelerine yayılma ifadesi, toplumsal bilincin yayılmasına işaret eder. Doğrudan insanlara hitap eden bu dönüşüm çağrısı, emekçilerin farkındalık kazanarak maddi hem de manevi olarak güçlenmesini, kendi hayatlarında daha görünür bir iyileşme ve insan onuru ve haysiyeti kazanmasını vurgulamaktadır.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hamid Tatcı