Aslinda bir yaziya veya bir arkadasa,dosta (e.t.c) gibi yakin oldugunu hissettigin veya inandigin kisilere bir seyler yazmaya veya paylasmaya baslamadan once seni o duygu denizinin icine ceken veya goturen seyler birikmedik ce ya yazamazsin yada vazgecersin...Dusunsene bu zamana kadar neler den vazgectik...Yazmak isteyip de yazamadigimiz,söylemek isteyip de söyleyemedigimiz onca seyler varken ve hala o anlari bir an olsa da tekrar yasayabilsem diyerek her sabah veya aksam dusunmek zorunda birakilmak...Sonrasi diye veya derken yeni bir hayatin icine suruklenmek ve mecbur birakilmak...butun bunlar olurken kendi duygularimizin neresin de oldugumuzu bilmeden yasamak...Belki diye basladigimiz cumleleri bitiremeden son bulan iliskiler veya islere ne demeli..Mecbur oldugumuzu hissettigimiz zamanlari goz onun de bulundurursak...Baslamadigimiz bir hayati bitirmek zorunda kalmak...Ve butun bunlar olurken kendimize hic vedakar davranmadan musalla tasina simdiden bir randevu ayirmak zorunda kalmak...Yasamak istedigimizi mi gosterir yoksa o kit aklimizin hayal edebildigi kainati yaratana butun bunlarin yazdikdan sonra sukretmemek...(Hic birsey yapamasak bile beynimizin icin den onu dusunmek bile belki diye basladigimiz cumlelerin sonu bize nasip eder)
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta