Salon yine uzun ve duvarı maviydi
Televizyon koltuğun karşısında
Pencereler ısı geçmez bir parlaklıkta
Sehbanın üzerinde kuşkonmaz saksısı
Kapılar yarı açık duruyordu
Orta yerde camekanlı ikili bir kapı
Sırtımda, taşınmaz yükü göklerin;
Herkes koşar, zıplar, ben yürüyemem!
İsterseniz hayat aşını verin;
Sayılı nimetler bal olsa yemem!
Ey akıl, nasıl delinmez küfen?
Devamını Oku
Herkes koşar, zıplar, ben yürüyemem!
İsterseniz hayat aşını verin;
Sayılı nimetler bal olsa yemem!
Ey akıl, nasıl delinmez küfen?