Bir sevgili düşün ki; kabuğuna sinmeye çalışsın ve bunda inat etsin. Korkularından bir yumak yapıp içinde elini, ayağını ve cesaretini unutsun.
Bir sevgili düşün ki; varken olmasın, yokken var olmaya çalışsın! Varlığı acı, yokluğu boşluk olsun. Ben ya çok eski bir şeye aşığım ya da başka birine ama, bilmediğim, tanımadığım ve sadece beklediğim birine... Çok zor değil bırakıp gitmek ama beni bırakıp gitmeyen o hayaleti çok seviyorum.. O, bir yerde duruyor. Bana doğru geliyor, sonra geri adım atıyor. Paralel zamanlarda aynı şeyleri hissediyoruz ama kara deliklerimizin bizden istediği hızı hiç bulamıyoruz. Bu hız nedir bunu da bilmiyorum! Bir başka ben varsa bile benden, eminim o da bu sancının kollarında, yanlış kapıların öünde bekliyor.
Hangi kapıyı çalsam, anahtarı midemde kalıyor!
O hayaletin yüzü her yerde ve herkeste. Tanrının oyunu çok karmaşık! Kul olmadan kalem tutan ellere, arzuhalimi yazdım. Yar, resime karıştı, şiire karıştı, yazıya ve sihire karıştı. Ben, mırıldanıp bunları da bağıra bağıra 'seviyorum seni' diyemedim!
Bir sevgili düşün ki; baba evinde azize; benim yanımda şeytan olsun. Bazen korksun azize ruhundan; bazen de meryemin ruhuna lanet okusun. Muhammed'in nuru uğruna kendi nurunu yok etsin.
Çöle varsam, ayağımın değdiği yere ayağımı vursam ve orda toprak çatlasa, su çıksa, mucizem olsa, kendi nurunu benim uğruma da yok eder miydi?
Ben kaç yüreğe bıraksam kendimi, mülteci oluyorum. Evimi bulana dek yersizim, yurtsuzum.
Şimdi benimlesin tüm kaygılardan uzak
Anlatılmaz bir şey var aramızda hazin
Şiir gibi bir şey seninle yaşamak
Bulutsuz bir gökyüzüdür güzelliğin
ben bu hikayeyi taniyorum..
sonra sonra susarsin ..gel beraber susalim :)
ben daha çok sevgili düşündüreni düşünüyorum. Kabuksuz kalmış hemde çırılçıplak ve denizden çok çöle yakın bir çıplaklıkta. en korktuğu şey kendisi, kendi yetmezlikleri... korkularını sevgilisinde yumak yapmış, yetmemiş korkularıyla sevgilinin ellerini kollarını bağlamış. hep olmayan sevgillere aşık olur ve her sevgilisinde olmayananı arar.Bu durum onu ya kahreder ya da boşluğa gömer.Kendi gerçeğini haykırırken tek suçlu olmayan odur cümlenin gizli kalanında.uzak bir düzlemin en yanlışında yol arar ve her buluşma kavşağında o muhakkak bir alt geçit bulur alt kültüre demir atmış bir bar arar gözleri ve teninin istediği ıslaklık değildir aslında sıcak buğulu ve biraz vahşice bir bakış ister ama hep yanında kalacak bir ruh, hep onun avucunda terleyecek bir el, ve geceyi kesinlikle yalnız terk ettiremeyecek bir ses ister yetmez bir soluk bir ten ve sırılsıklam olmuş bir gitar sesi ister hemde hepsini şimdi ve sonsuza kadar sürsün ister. hep yalnış zamanlarda yalnış kapıları çalar zaten yalnışlık tüm ömrünün kazandığı en büyük şeydi. En büyük yalnışlığıda, onunda (sevgilinin) yalnışlarla yaşadığına inanmasıdır. eğer öyle olsa ki öyle değil o zaman bir ömür değil bin ömür olsa kesişme sağlanmaz ve aşk hep zihin oyununda kocaman bir yaraya dönüşür. ama yinede her kapıda bir parça umut bırakır. parmaksız kalırsa neyler bilmiyorum.boşbuğaz bir halide var ki ne bulsa mideye indiriverir. ki kabızdır bir ömür.Kulluk nedir bilmez ne bilir ki o ne? benim bildiğim arzuhalci olsa çoktan hekimi lokman kadar ünlü olmuştu. En iyi yaptığı şey yazmaktır ama yazmak yazınca o, kelimeler kendini aşar öncesini unutur yeni bir evrenin en özgün en gözterişli en etkiliyeci ve en bulaşıcı silahı haline gelir. bir düşen asla ikinci üçüncü ve üçbinci ve de üçmilyonuncu kez düşmekten kurtulamaz. hatta o istesede kurbanları yine de düşmekten kurtulamaz. pan zehiri de yok üstelik ve ilk yakalanan da kendisi.kaybettiklerinden sonra anladı sesinin sessiz kalmasının ona kaybettirdiği o aşksız yılları. Belliki kızmış ve kırılmış ki sevgiliyi kendinde şeytan yapar.nur mu bıraktın etrafta ey ruh, söyle sen ne bıraktın kendine ve ona ne verdin. Vermek istediklerin oldu hep ama sadece istedinnnn. Vermek değildi hiç biri sen hep oyun uynadın ve kuralları hep sen bıraktın tüm oyunların yani aslında her verdiğini sandıkları şey senin almak için ortaya saldığın kirli kurnaz bir yemdi sadece ve artık bunu birinin sana söylemesi lazım bırak,bırak,bırak artık oynamayı bak hep sen kaybediyorsunnnnn. Ve artık yaşlı bir kaybetmiş olmana çok az bir zaman kaldı...Aslında sen yersiz yurtsuzdan ziyade kendinde olmayansın yani sen sende değilsin... sen sadece labirentlere dağılmış bir millyon hücresin. Bu arada herşeye sır yükleyen ve herşeyde sır arayan sensin sen sen!!!!!! Artık yazma yazma hatta okuma konuşma...senin yaşamın tamamen işaretler ve şekillerle doldu. Artık kalan son köşeyede biraz aşk biraz sevgi biraz mutluluk ve mümkünse sahte olmayan bir kaç kahkaha ile doldur bu arada unutmadan sakın yalnız yapma bunları...
aşk böyle bir şey işte...
yitirdiğinde de o , onunla, onsuzlaşmak ya...
en kendi halinde kendin olamamak, başkalaşamamak bile başkası olurken..
bütünleşirken evrenle, kendine kapanmak..
ve kaybedişte herkese dağılmak bir parça, paramparça, parça parça dökülmek..
ve yitmek gitmek...
hiç bir yere...
mutlu aşk yoktur ya, en aşksızken de mutsuzuz ya, eh yani, ne halt edeceğini bilemeden yaşamak da bu işte...
aşktan kaçmak da kendini yitirmek zaten..
en kötüsü de bunca çoklukta, hissedememek
'o'olmayınca...
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta