Bir Sevda Portresi Şiiri - Selahattin Ye ...

Selahattin Yetgin
1613

ŞİİR


34

TAKİPÇİ

Bir Sevda Portresi

Titreyen ve ağlayan kutsal bir resim gibi
Sırtında acıları taşıyan bir savaşçı gördüm
Yorgun yüreğinde gürül gürül bir sevda,
Ve yurdumun ırmakları akıyordu gözlerinde

Titreyen ve ağlayan kutsal bir resim gibi, sırtında acıları taşıyan bir savaşçı gördüm. Yorgun yüreğinde gürül gürül bir sevda ve yurdumun ırmakları akıyordu gözlerinde. Kabzasında kan olan zifir gecelerde çığlıklar duyarım kimi zaman. Ruhunu beş paraya satan nicelerinin bile yaşamayı asla beceremediği bu hayat lâbirentinde yalnız ve ürkek martılar döner mavi suların yansımalarında.
Göğsünün şivan türküleri ve al memelerinin üzüm tarlaları, ikiye böldüğüm bir ekmek gibidir içimde taşıdığım, çığlıklarını bile unuttuğum. Say ki ben bende değilim. Unutulmuşluk toz duman buralarda, bozguna uğramış bir savaşçıyım infazını bekleyen. Kitaplarda kalan adın, hayali fotoğraflardaki gülüşlerin ve gülüşlerindeki yorgun bakışların düşer seni anımsayınca içime.
Umut pazarda ezik bir meyve gibi alınmayı beklerken, günahların ütopyası her gece çarşaf değiştirir inadına. Yıldızlara bakarak kaldırılan kadehler, tenha sokaklarda kurulan iğrenç sofralar, ödenen her bedelden sonra dökülen yaşlar bu çelişkiler yumağının düğümlerini asla çözemez.
Soytarıların oyunlarını sürdürdüğü bu yaşam sahnesinde bıkmaksızın oynanan bu oyunun bir parçası olamazsın sen. Günler eskimiş plâkların iğnesinde dönerken yaşadıkların ezgili bir türkünün sözleri olur. Heba ettiğin gençliğin, yıllara direnen güzelliğin, yüreğinin kapsüllerini sürekli ıslatan gözyaşlarınla patlayacak bir mermi gibi sürersin şu garip yaşamın izini.
Elvedaların, adını sözlüklerden sildiğin aşkların, fotoğraf karelerinden tırnaklarınla kazıdığın nefretlerin, gözlerini yaşlara boğan sel kapakların, dönence akşamların zikzaklı yollarında kaybolan gölgelerin, hepsi hepsi bir fırtına hasadı değil mi söyle? .
Sonra, sonrası yok anlayacağın. Sevgilerin acılara tutunduğu bu yaşam salıncağında düşmemek marifet kısaca. Benim de içimden geçmiştir bir çocuk gibi hıçkıra hıçkıra ağlamak. Rüyalardaki bilgelerden öğüt almak. Zamanın hoyrat değirmeninde hasretleri yüreğimize her belediğimizde, sevgiye boyun bükmez miyiz? Ellerimin titrek sevecenliğinde saçlarının ormanlarında dolaşmak, gözlerinin denizlerinde yüzmek ve yüreğinin fırtınalarından seni çekip çıkarmak benim için mutlulukların en güzeli.
Hiç söylenmemiş mutluluk sözlerinden buket buket çiçekler serpip yollarına, gözlerini gülücüklere boğmak, acılara el sallamanı izlemek ne çok mutlu ederdi bir bilsen beni. Sımsıkı sarılışların bitip tükenmez ışıltılarında acıların pençelerinden bir çıkış yolu bulup, kahkaha ormanlarına dalmayı istemez misin? .
Sessiz hıçkırıklarının yücelerine tırmanmayı bitirdiğinde, ibadete durmaların da başlar gözyaşı prensesi. Acının dişlilerine meydan oku gülüşlerinle ve bitir yüreğinin sızılarını. Eşsiz güzelliğinin koridorlarında gözlerindeki bağı çöz at artık. Kutsal bir ışık yanıyor sevgi dağının zirvelerinde ve o zorlu yolda yürümek istersen, aç artık yüreğini sevgilere.

Selahattin Yetgin
Kayıt Tarihi : 7.7.2005 14:18:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Selahattin Yetgin