Dünyada eşi benzeri varsa şâyet ara bul,
Asırlardır fâniler hayran bu şehre, köle kul!
Yedi tepe üzerinde açmış nâdide çiçek,
Şehirlerin sultânı, sultanlar şehri İstanbul!
Senden vazgeçemedim, ilk aşkım en büyük tutkum.
Gönlümün pâyitahtı, kaybetmek; ecel korkum!
Bir kadın daha nasıl sevilir, anam yâhut yar?
Kucağındadır ya dizlerinde en mâsum uykum.
Gerdanda inci yalılar, sâhilde dizi dizi.
Geçerken kayıklarla rüyâya sürükler bizi.
Tarih tekerrür: yeniden fetheder İstanbul'u,
Suya indiririz Haliç' de yelkenlerimizi!
Lâleler açmış fistanda, güzele ne yaraşmaz?
Kuştepe'den salın da gel, endâmına kim şaşmaz!
Kız Kulesi tâze gelin gibi süzülür durur,
Kader böyle: zafer tâkı İstanbul'a kurulur!
Kırkikindiler yağar; İstanbul arınır kirden,
Adım başı çeşmeler şarkı söyler her devirden.
Âsumâna çıkmak için yarışırkan ezanlar;
Segâh'dan Sabâ'ya, Hicaz'dan Rast'a geçer birden!
Pembe beyaz şeftali çiçeğinde tâze bahar,
Aldatmayı bilmez İstanbul; vefâlı kadîm yar.
Zümrüt kıyı, turkuvaz sular göz zevkine uygun,
Mukaddes fırça seni en güzel renklere boyar!
Çiniler duâ eder Süleymâniye' de bayram.
Kubbede çınlar Türk mûsikîsinden en hoş makam!
İstanbul masalı bitmez anlatsan bin bir gece,
Bu güzeller güzeli yaşarmış yedi tepede!
Kayıt Tarihi : 20.4.2006 15:10:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Aysegül Nair](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/04/20/bir-sevda-masali-14.jpg)
Günü taçlandırmış, şiirlerin payitahtı gibi.
Bütün içtenliğimle kutluyorum.
Kurban bayramınız mübarek olsun.
İstedim şiir gibi olsun
Denizlerde martı gibi, kum gibi
Özlediğin dostun gibi
Mabetli şehirler ülkesinde
Oğlun gibi.
Bu mektup sana baba
İsterdim olsun kendi kanımla
Elinde çamur, yün fanilanda ter
Yetişir bunca yıl verdiğin emekler
Eğil bir yol, mektubuma kulak ver
Çakır mavisi dedem saklısı gözlerin
Daracık-kırışık, haritalı alnın
Allaha açık nasırlı avuçların
Ve sık, sakar saçlarından haber ver
Kalın kaşlarından nehirler mi geçer
Bu şiir sana
Bilsen hasretimden neler geçer
Işınmaz mum dibinden vahalar
İyileri toprak saklar, analar ağlar
Mabetsiz şehirler memleketi zor sabahlar
Çaresiz, katlanır geceye /onulmaz romatizması
Şark çıbanı sütresinde şarbon tuğrası
Altmış yıllık cepkeninde üç kuruş emekli maaşı
Kırk ikide başlamış gün yüzüne ömr-ü vefası
Yaşanmamış baharlara kol kanat
Emeğinden akar Delimehmet deresi
Malyonga köprüsünde öküz arabası
Yaşanan çamur deryasında can pazarı
Kırk bin liraya satılmış kocca yıllık emeği
Aylarca suladığı karpuz tarlası…
Ayağına halka takılı azgın ineği
Cebelleşir sabah-akşam süt sağımı
Çilekeş adamlar ülkesinin kralı
Akdeniz gibi engin / mütevazı avrupalı
Kendi umutsuzluğuna yanmaz
İçlenir cehalete
Pırasa tarlasında çalışanlara kanmaz
Sabah-akşam taşır okuldan
Çocuklarını;
Okusunlar / okutur uzak okullarda
Kardelenler göğertir
Güneş ülkelerinde fidansız
Bu şiir sana yazılı babam
Keççilerin torunu Ömerin oğlan
Çektiğin çileler manidar, müphem
Gülüp-geçer elbet, bilmez elalem
Soğuktu, kardı-kıştı demeden
Zemherir soğuklarda büyütmüş annen
Kimbilir ne düşünüp koymuşlar adını Muharrem
Selam sana Yenice’nin çilekeş yeni ihtiyarı
Selam! Yirmibirinci asrın bahtiyarı
Bu şiir;
Bütün babaların evlatları içindir
Sana iştiyakımın otuzbeşidir
Yetişir elbet bir gün ecel kağnısı
Yürüyüp git ardınca
-“yıl yıla yakındır,-” derdin, hatırla
Oğul babaya
Kader kağnıya…
Güle güle sana, güle güle
Meleklerin kader muştucusu
Bu şiir sana.
Baba! ..
TÜM YORUMLAR (8)