Bir Serseri Gemici 4 Şiiri - Bülent Aydınel

Bülent Aydınel
251

ŞİİR


81

TAKİPÇİ

Bir Serseri Gemici 4

Dalgaların dallarında acemi bir yelkenli
Ne denli telaşa düşer lacivert düşlerinde
Hele bir de sabaha rüzgar selam verdi mi
Yüreği su ustünde zargana ikliminde

Oltasında derya tutar
Işıktan aşk delirtir
Düşen laciverde değer gözleri
Yunus özgürlüğünde sevda ahengi

Deli kayalarda yosunlarla teke tek
Sapı oymalı ve Bursa işi
Bıçak aydınlığında keser geceyi
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 5

Bu yıldızlar ne zaman dağıldı yer yüzüne
Samanyolu değil Taksim sanki
Deniz mi kavuştu göğün göğsüne
Yoksa şehir mi sende birikti
Dişleri sıkılı bir namustur şiir dediğin
Bizim yazdığımız ne ki
İblisi tahammütten mahkum eylemiş
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 6

Solunda kavgacı bir lacivert
Sağında seyr ü sefer bir midyeci
Düş neredeyse denize karışacak
Masal olmak bu saatte ne cici*
Elinde Bursa çakısı
Sırtında efkar hırkası
Küfrü meşru eyliyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 7

Bir midye kabuğunun çukurunda
Ay ışığı ikram etmektedir
Yakamozlar da davete katılır ama
O sevdada diretmektedir
Çok ışıklı sözcükler bu saatte
Seni seviyorum demektir

Gözleri temmuz gecesi
Gözleri pazartesi
Çıkarır verir zamana yüreğini
Yürek dediğin bir avuç içi
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 8

Bir martıya çay söylemiş
Yağmurla sohbet etmekteymiş
Bir yanında darb-ı mesel kediler
Bir yanında evsiz bir dilenci
Umutlu sevdalara kağıttan gemiler yapıyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 9

Gidip bir kayaya otursak
Gelir omzumuza bir martı konar
Onlar var ya
Kuşlardan bile korkuyorlar

İşaret parmağında bir şiir
Dudağında birinci
Zulme ıslık çalıyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 10

Ufka gitmek kaçmaktır
Ufku getirmek özgürlük
Ufukları değiştirmekse gemicilerin işi
Elinde bir çekiç bir çivi
Sevdanın resmini ay ışığına çakıyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSEİ GEMİCİ 11

Avuçlarının içi yakamoz
Yıldızların saçını okşar bazı
Hiçbir lacivertte kalmasa da gecenin izi
O buna dünden razı

Mendireklerin duruşuna inat
Dalgalarda martı kanat
Göğsünde bir sevda direnci
İblisin marsını kesiyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 12

Yüreğini koymuş bir kaya dibine
İçine sözcük atıp yakıyor

Şu martılar deli mi ne
Gece vakti okyanus kokuyor

Efkarın tekrarını bıraksa da derine
Her dalga bir merhaba bırakıyor

Ağlamıyorsa da eskilere
Yanıyor gene canının içi
Bulutu göğe küheylan etmiş
Koşturuyor bir serseri gemici.

BİR SERSERİ GEMİCİ 13

Metruk evleri metruk köyleri olur bu evrenin
Ama asla olmaz metruk denizleri
Köpüklerden tavşan yapıp

-Hatta kulakları mavi-

Çocuklara veriyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 14

Geceye selam verir
Bu tekir kedilere ikramiyedir

Ay değil paylaşılan
O sarhoş zenginlerin işi

Keser peynirini bir ıssızda bölüşür
Maltepe'de bir serseri gemici...

BİR SERSERİ GEMİCİ 15

İrfan bebelere balon satar
Nacati süt mısır
Akşam yemeği parasına/

Kenan çay demler
O şiir yazar merhabasına

Necmi ağabey kızdı mı birine
Basar küfrü
Hoca der
Bunların alayı gerici

Toplamış eşkıya sözcükleri cebine
Voltayı la havle eyler
Maltepe'de bir serseri gemici...

BİR SERSERİ GEMİCİ 16

Tetik düşmüş
Namluda durdurulabilir mi bir mermi

Küçük kız çocuklarının at kuyruğu saçlarına
Hüzün değer mi

Denizlerin dağlarında firari
Sevdasına nişan alınmış okyanuslara yolculuğu

Tekneler yangın taşır
Su söndürmez bu ateşi

Ve sabah vakitleri
Tekmil göklere güneşi indirmek ya serüvencinin işi

Fırtınanın ışığından dalgaların duruşundan selamlar seni
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 17

Kimse bilmez yavru kedilere midye kabuğundan süt içirmesini
Şarap mantarına misina geçirmesini
Rüzgarda tek kibrit çöpüyle sigara yakmasını
Kaçan balığın ardından sövercesine bakmasını
Çay içmesini
Polis tekmesini
Bir ekmeği sekize bölmesini
Dalgaları kayalara kayaları arkadaşlara şikayet etmesini
Bir de kış akşamlarında üşümeden sabahın beklenmesini
Kimse bilmez
Yaşıyorsak yaşıyoruz işte demiş ya şair
Biz biraz anlarız o iklimden

Söz etmezdim bunlardan belki
Olmasaydı tepemde ay ışığı
Ve gelmeseydi geceye bu şiir
Ay ışığı da şiir de canımın içi
Gözleri yangın selamlara gebe
Dalga kırmayan okyanusları düşler
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 18

Vita tenekelerinde limon kasaları
Gece tanışmaları şafak merhabaları
Çok önemsemesek de nezarete taşıyan arabaları
Geyikli battaniye eski gazete ceviz içi
Yangınları gene şafağa taşır
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 19

Kimliği belirsiz cücelerden nasihat yemiş bir midye kabuğu içinde
En son Beyrut'ta konuştuğu tespit edilmiş cep telefonundan
''Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış'tan'' şarkısını
Dört kişiyle paylaştıkları için organizeye sokmuşlar
Yani çeteden yargılanıyorlarmış artık

Misinalar fareler kamulaştırılmış kestaneler
Bardak dibiyle ezilen sarımsak ay ışığı altında bir hiç gibi
Ve kedilerin bıyıkları istimlak edilirken
Bütün zapt edilmezlerini kırk iki numara ayakkabısının üstüne doldurup
Parkasının altına çekip boynunu
Bu soysuz düzene diyor ki
Yerin cehennemin dibi
Sakalları köpüklerden beyaz biri
Yıkmış efkarın sövgü kısmına düşe sığmayan sözcükleri
Ve gecenin gözleri sevgilinin gözlerinden iri mi iri
Tebessümü mülk eyleyenlerle çatışmaya gidiyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 20

Üç kerede beş parmağı dolanarak düşer avucuna
Ayrılıklar neresi okyanuslar neresi
Her taşı bir bulut
Gök kuşağı imamesi
Zamanı tespih bellemiş sustalıya saryor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSER GEMİCİ 21

Karabataklar volta atarken sahilin ıssız soluğunda
Göz altında deniz kestaneleri
Çapariden kurtulmuş bir istavritle
Sürü ritminde bir muhabbete gebe
Bu saatte buralar gece mi gece
Martılar ayar çekmiş
Tekne demir taramış hergele
Kayaları mehtaba takoz yapmakla meşgul
Bayrak asıyor işgal edilmiş mendireğe
Diz çökmüş bir kayanın en kuytu köşesine
Rüzgarsa göğsünde mermi gibi delici
Balıkların üzerine pes etmek yok yazıyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 22

Martılara methiye söylediğinden tutuklanmıştı
Hapishanede de kertenkelelere yazdı
Onun düşleri
Suyu içmiş rakı kadar beyazdı

Gün olur alır başımı giderim diyordu ya Orhan Veli
Ona öykünmüyorsa namerdim
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 23

Elinde Bursa işi bir çakı
Kendi bıçağına kelepçeler bazen geceler
Kendi bıçağını terk etmeyen adamı

Ay ışığına mihenk taşı
Ve sabaha karşı

İki sözcük taşımaktan tutuklu
Ve sözcükler delici
Müebbedi göze almış
Zulme faça atıyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 24

Mahpushane avlusunda çekilmiş bir bıçaktı
Kumkapı açıklarında vurulacaktı
Yeni yetme bir sandala maviyle yazdılar adını
Sadece özgür martılar okudu
Bir de yaşlı bir balıkçı

İşte o günden beri her gece
Dudağında şiirlerin en genci
Deryada dalgalarla konuşuyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 25

Oturup bir kırmızıdan söz ediyorsun
Köhne bir bulutun yağmuru yıkıyor duvarları
Yıkamıyor yıkıyor
Ters yüz bir çam ağacı kar topluyor yapraklarında
Ardından şafak
Bütün martılar vişne
Kül kül olalı böyle duman görmemiştir
Gel de içme

Yarın göreceksiniz
Bu deniz çarşaf gibi
Bağlamış dalgasından Büyükada'ya
Marmara'yı gerdiriyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 26

Aslında
Sen kalkıp koluma girsen bir şafak vakti
Beyazıt'ta bir serçe bir martıya merhaba dese
Son durağı olmayan bir tramvaya binse iki kafiye
Böyle ansızın ölmeyecek bu çocuklar
Çünkü bir çocuğa ancak sevgisiz sokaklar el kaldırır
Çünkü bir çocuğa ancak sevdasızlar kurşun sıkar

İşte bunu diyorum canımın içi
O bayraklar o barikatlar
Sen omuz başımda olmadığından var

Yani hürriyet
Savunulması gereken bir mecburiyet

Yani sen olmadığın için
Yani görülemeyen bir yangın
İçin için

Yani şimdi şakır şakır kanıyorsa tanımsız bir yerinden
Yani gözleri kan çanağıysa
Ve yetim bir kuş gibi ağrıyorsa bilinci
Boşa değil sustalı tavrında bileyli bir demir gibi durması
Boşa değil suya sunması sana işlediği çiçeği
Şehre kızgınlığını bir kiremit gibi kırmış
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 27

Bu gece giymeyeceğim o yeleği
Küf kokan bir lacivert giyeceğim
Tutuklu beş martı kanun kaçağı ay ışığı
Ve mülteci midye kabuklarıyla ceket omuzda geleceğim
Saat kaçak iklimlere çeyrek var
Rüzgar çivi gibi
Gözleri kan çanağı bir sokak çocuğu sormama cesaret verdi
Oradasın değil mi

Çünkü her ayrılık vakti
Yüreğini avucunda sıkarak kanını Marmara'ya akıtır
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 28

Gel de sarılmaya gör bir İstanbul akşamına
Gecekondu mahalleleri kadar ıslak ve duygusal
Ve bir o kadar kararlı kanar
Elinin tersiyle yazdığın satırlar

Gel de sarılmaya gör bir İstanbul akşamına
Durduk yerde bir şiir bir kumruya aşık olur
Mendirekte martılar
Çimento torbasına yazılmış bir şiir olur zaman
Yedek şarjörde yedek mısralar
Alev alev ve pimi çekilmiş bir ufukta
Çam ormanları gibi dalga dalga
Dağların doruğunda bir sandal

Bekleyenini kim yitirir ki bu ömürde
Ben bahara kiraz diyeyim sen ona üzüm ekle
Değil mi ki tüm mevsimler senin gözlerinde

Göğsü poyraz göğsü kekik göğsü şiir bir gidişle
Aragon haykırıyor hem de bir dikişte
Yıkmış bütün kayaları bir küheylan misali
Serüvenden düş sağıyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 29

Üç dilde aşık olabilirsen Fuzuli'dir adın
Aşkı tanımıyorsan Nedim
Belki bir Mualla'da Orhan Veli'sin
Gemici diyor ki
Kendi çapımda bir şairim
Cayır cayır yakamasam da
Yangın çıkarabilirim

BİR SERSERİ GEMİCİ 30

Bir bakmışsın gök yüzü üşüyor
Bir yıldız bir başka yıldıza düşüyor
Alnın boynuma benziyor
Alnın boynuma yakışıyor
Zulme inatçı göğsünde mavi kuşlar taşıyor
Bu bin insan ömründe bir kez olmayan bir ikinci
Kollarını açmış okyanusu bekliyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 31

Yüreğinde öyle bir bulut
Milimetrekareye yüz demet gül düşüyor
Böyle olur diyor sevdanın bereketi

Kolay değil
Altı müebbet saymış yedisinden gayrı
Yani yedi gündür sevdiğinden ayrı

Kulun kusuru olmasa
Ayrılığın küsürü olmaz demiş kaptan
O da kaptanla arasında yakmış gemileri

Bu gemici her şeye aldırmaz
Ama sevda bu
Ukalalık kaldırmaz

Şu martı var ya diyor şu martı
Dişisine çığlık çığlığa bağıran
Martıların en genci
Almış eline Bursa çakısını
Suskunluğu sivriltiyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 32

Yıkıp git şimdi sokağın yanmayan ışıklarını
Bir on dörtlü hüznü takılsın menziline bakışlarının
Şaha kalkmış bir at çiz ufka
Aşkı santranca benzet
Çatışmadan sağ çıkarsak görüşürüz gene
Ölmek
Bir çiçeğin boyun eğmesidir
Denesene

İnsanların saklambaç oynayan özgür çeşmeleri vardır
Issız ıssız akarlar
Her insan biraz dağ başıdır
Her hüzün biraz mevsim
Bulutturlar
Biraz da sensiz yağarlar

Kırık bilyelerden ipsiz uçurtmalardan artarlar
Adını koyamazsın liğme liğme ölsen
Adına yönelsen anlarlar

Adı sahipsiz atların çatışmasıdır
Yıldırımını nereye düşürür kıyıyı bilmeyen toynaklar
Şimdi bir kayadan selam vermekte yerle yeksan bir lacivert
Ve senden söz ediyor o sahipsiz atlar

Üzümden şarap yapılır
Buğdaydan ekmek
Hüzünden ne yapılır usta
Hüzne bile emek gerek

Tebdili mekanda ferahlık vardır diyerek
Marmara'sı lacivert
İklimleri sert
Çözmüş artık kendini bağlayan ipi
Külü de olur ateşin
Ateşten şikayet ne ki
Ufka meydan okumasından belli
Gemisini fırtınaya kitliyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 33

Sana şiir yazıyorum Maltepe'de
İleride balıkçılar külhanbeyleri
Sırat Köprüsü'nü hediye veriyor Azrail
Onunla konuşuyoruz ileri geri
Adın nerede geçse sevinç fışkırıyor
Böyleyim gittiğinden beri
Hal hatır pek yerinde değil
Ama kedilerim çok sevimli
Hani martılardan söz ederdim
Hani Haydarpaşa'dan
Uyurdum metrolarda uyuduğum gibi
Efkarı lüks ediniyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 34

Ihlamurlar ne kadar çocuk
Ve salkım söğütler tülleniyor
Ömrü bir dere yatağı artık
Su gözü sağılıp gidiyor

Kestane yaprağıyla özgürlük yazdı hapishane duvarına
Posta pullarıyla teslim olmayacağız yazdı
Biz bu sabah voltadan sonra
Balığa çıkacağız
Burası Toptaşı Hapishanesi
Üç gündür hücredeydi
Bana mısın demedi

Düşleri yunus taşır
İnsan her şeye alışır
Hücre penceresinde bir gemi
Misinaya mavi umut bağlıyor
Maltepeli bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 35

Toptaşı'nda yatmış gençliğinde
Yanmış ceza evi

Sevki Çankırı demişler
Yolda ring devrilmiş

Tosya'da minare yıkılmış koğuşun üstüne
Ver elini Bayrampaşa
İndependenta patlamış o sıra
Koğuşlar cam kırığı

"Bayram sabahı köpek ısırmaları"
Çok masum birer anı

Sonra sevdasıyla yaz buluşmaları
Fırtınalar şimşekler hortumlar yağmur

Çay bahçesinde otururken
Gölge şemsiyesi düşmüş kafalarına

Tam bahtiyar oldum derken
Üstelik öğleden sonra
Gideceği dağlar yanmış

Anlaşılıyor ki bu iş böyle gidici
Kısmetle Rus ruleti oynuyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 36

/Dönüşü düşünülmeyen serüvenlere bir kez çıkılır,ötesi bir rüzgardır ve ılıktır,esintiyi yalnızca buna direnen dallar tanır/

İşte gidiyorum bu kez
İlk kez gider gibi değil son kez gider gibi

Adressiz mağaralarımda sabahlayacağım
Yüreğimin kesiklerinde yaban gülleri

Yosuna sevdalandıysan her şey yosuna benzer
Yosuna benziyor her şey yani

Yeşili kırlangıçla ağartmıyor artık
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 37

Sen olsaydın şimdi
Kuşlar büyürdü
Mevsim değişirdi
Kayaları okşardı kediler
Balıklar pul dökerdi
Ay doğardı sanki

Karşı kayalara Ece Ayhan okurdu
Maltepe'de bir serseri gemici

/Kahır Mecnun'a zul değil
Zul Mecnun'dan mezun değil/

BİR SERSERİ GEMİCİ 38

Bebeğin kırkı çıkmamıştı henüz
Karanfil giyinmiş bir İzmir'den geçiyordu yolumuz
Kanadı kırık martılardan geçiyordu
Tam o saat anımsadım seni
Sende tüm intiharlar yaşanıyordu
Kırık bir testi gibiydin
Su döksen maşallah sızardı dizelerden
Sen yaşamış mıydın
Yaşamadıysan nasıl öldün gerçekten

Erik doğranmış bir tabak gibi gözlerin
Bıçaklanmış bir yeşil duruyor yüzünün piyasasında
Asi masallarda eşkıyalara kalan ganimetler gibisin
Yani masalsın
Yani bir şey değilsin
Kükürt ve barut yiyoruz yıllardır
Ben sevdadan söz ediyorum
Sen benden de komiksin

Köpekleri bağla
Bu gece köye ineceğim
Havlamalara ateş etme telaşındayım
Senin yüzünden bu sinemasal aşk
Bu patlamış mısır kokan öpüşmeler
Biletle el tutuşmalar
Sıra dışı senaryolarda anlamsız ölmeler
Yasa bürünmeler bir şiirsiz hüzünden
Yani senin yüzünden

Kalk şimdi Beyoğlu'ndan Çiçek Pasajı'na yürü
Adımların tümü Beyrut
Kakülü düşerken yanağını terk eden bir lacivert olursa gece
Ben de o an öleceğim
Ölüp sana geleceğim
Sana gelmek ne çok ölmek bu vakit

Tersine yürüyorum bir meydanı
Bulvarlarda müşteki çiçekler
Balkonlarda emekli fesleğenlere benzeyen teslimiyet
Sokakta uyumsuz ve kuralsız bir cumhuriyet
Kalkıp iki kelimeye döksem yüzümü
Bir acayip zar işte
Tek kapıya üçüncü kez gele
Ulan serseri ulan hergele
Bedeli ödenmiş midye kabuklarında sunulmuş bir kahve
Gibi küle dönüşürken sövdüğümüz sözcükler
Biz gene içten okşayalım saçlarını sevdaların
Yüreği çocuk parkı olanlarda onlar her daim küçükler

Keçi kılından bir battaniyem vardı benim
Üstünde geyikli bir resim
Şirin'in öyküsünde figüran olamayacak bir teşbihe kapılmıştım okyanusta
Her dize kendi fırtınasında boğulurmuş oysa
Bu sahiller var ya
Tanır bizim karabatakları
Ellerinde tespih ceketleri omuzda
Çok keser zaman onu tanıyan adamı
Ritmi illegal kendi sustalı olmasa da

Argoda yabancı anlamında bir sözcük var
Dergilerde nihavent diyorlar ya
Şehir sırılsıklam ağlıyor ona ad konduğunda
Bir tekne çapasını unutursa
Bir balıkçı misinasını
Biri de hatırlatır yaşamın kolayını
Ve argo bir muhabbete bağdaş kurar söz ve der ki
Anlamı yaşama sığdırmayanların alayını

Kendine zulüm mülk edinmek istiyor o yüzden
İkinci el cehennemleri olanlara duyurulur
Kırkı çıkmamış bebelerden söz etmiştik ya Haymana üslubuyla
Bir şeyi kırk kere söylesen olur

Yüreği var ya yüreği
Mardin sokakları gibi dar
Geniş Urfa avluları gibi
Kaybedilmiş denizlerde mendireklere sövüyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 39

Güneş çiçek açar koynunda bir serçenin
Kül düşürmez cigaran vakitlerden sevdadır
Yağarken antik ve ince bir kabus
Kaynara ılık dendiğinin
Güne ayrılık dendiğinin
Sözlüklerde sözcüğün anlamı yendiğinin
Geç olur ayırdına düşmek
Ve ne kadar imkansızsa kırık dalı onarmak
O denli imkansızdır Marmara'yla dövüşmek

Sessiz kal
Ses sözcüğün babasıdır babasız çaresiz kal
Dize düşsün bir intihar içinde
Dize şiirin annesidir
Annesiz kal
Kurt iner yüreğinde dağ gezdirenin ormanlarına
Sen sen ol sevdanın elini bırakma

Mahpusunda yetim müebbetler taşır her serseri
Mahpushane yıkılmıştır isyanın tevellütünden beri
Serüveninden ne artar ki yitik bir teknenin
Eşgali ele geçmiş illegaldir sesleri

Manşette yeryüzü resmi
Adamın yüzü hicazkar
Manzara içler acısı
Semah ağlar cem ağlar
Zulmü yasal kılsa da bu aykırı zamanlar
Kan her daim kıpkızıl can hep acıyıp akar

Oy leyli leyli
Töresine çiçek konmuş kuşlarını besliyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 40

Neresinden ısırsan çürük bu yaşam denilen ikram
Şehir kendiyle uzlaşmış yalancı meyveler veriyor
Vitrinlerde dövülsün bu serseri düzen
Düzen ki halkına boyun eğmiyor
Bizden olmayan dizeler doğuruyor şiir denilen kadın
Şehir kuşatma altında şair isyan ediyor

Faşizm bir gecekonduya yıldırım düşmesidir
Yıldırımla yaşıyoruz yangın cehennem bu şehir
Aşklar göz altında ilişkiler tedirgin
Susmalara ayarlanmış saatlerde
Yaşamı savunmak bir trenin senden gitmesidir
Git gide karartmaya yaklaştırılıyor ömürler
Ömürler ki yetimlerin taşra varoşlarında kurşuna dizilmesidir
Sen savunursun aşkı ve elbet savunmalısın
Gemici fenerlerinden sızan bir med cezir
Mendireğe çarpa çarpa delirir
Bu gidişle martıların kanyon kuşlarından farkı ne kalır kim bilir

Yaşamın veresiye defterine küçük bir not düşün artık
Kirlilik ayrı bir şey çamur ayrı bir şeydir
Lekeye tahammülsüzdür ya baş verdiğimiz yastıklar
Ol nedenle gecelerimizin tümü kurşun geçirir
Kirpiğinde sancı biriktirirken analarımız
Yaşamamışlıklarını oynuyor kuytu köşelerde çocuklar
Ahali inkara sürüklenirken bıçak biliyor kadınlarımız
Ve belki bu tutkuyla gökleri ondan seviyorlar
Bir gün aşk yağar
Bugün yağmur var

Kimin sevdası
Yaşam incinmesin diye tülden hırkalar örer
Kimin sevdası
Yaşam için onu onurla giyer
Ölümüne sevdalanmak ne demek
Ölmek için emek gerek

Bu nedenle yılkı atlarının üzerinde türküleniyor yürekleri
Kimilerinin umutsuz baktığı
Şairlerinse özgürlük dedikleri
Sevdanın tutukluluğu aşkın veraseti olmaz
Asi bir kuştur kafesler parçalar şiirde kafiye
Sözcüğün duruşu zalime isyan etmekse
Halay başı bir redif bul kendine

Gün batımlarında ufuk çizgisi kadar gel olur mu
Bir an dur ve yitip git sonra
Çünkü tertemiz bir şey gerek alnın gibi
Bu feryat denizinde gemicinin boynuna
Geri dönüşsüzdür çekilmiş silahlar gibi

Lacivert bir iklim için ille özgürlük istiyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 41

Yağmurun altında şiir yazmışsın
Kağıt karışık mürekkep
Islanmayı aşk sanmışsın
Bu da bir çeşit mektep

Yıkılan dalgaların arasına
Peynir koyar gibi ara sıra
Tüm yitenlerin anısına
Saygıyla bıçak çekip çok merhamet doğruyor
Bir okyanus annesinin suya süt vermesi gibi
Canını sebil buyurmuş
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 42

Ben seni görmezsem ne olur bilmiyorum
Ölürüm demeyle ölünmüyor işte
Sandalda yakamoz bekliyorum

Muktedir abiler bana ateş etsinler
Çaparide dikenli tel efkar tutuyorum
Bu deniz mavi değil mavi bu denizden bıkar
Nereye kürek çeksen gün denilen bu kahrı
Kilitler kendini şiir Cemal Süreya'ya çıkar
Gözlerimiz yosun yangın
Ardımızda adalar

Aşkın suç ortağıyız
Göz altılar son bahar
Ama bu uğurda kim olsa ceza yatar

Aşırı bileylenmiş bıçak gibi deli
Suyun voltasına ikram olmuş elleri
Yosun tutmuş kafiyeler okşuyor
Maltepe'de gemici bir serseri

BİR SERSERİ GEMİCİ 43

Parmağını suya batırıp ayın çehresine yazı yazıyor serserinin biri
Gözleri kan çanağı
Zamanı yettiğince
Maltepe'de deniz küllüm mürekkep
Maltepe deyip geçme

Şimdi hangi köşeye baksan şiir
Öyleyse birazdan polisler gelir
Martılarda oportunist gürültü
Revizyonist balıklar firari
Yakamozlar tedirgin lodos mülteci
Manzaraya küfür billah şiir barikatlıyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 44

Şiir de bir şeye benzemiyor gece de
Derisi yüzülmüş sözcükler orkestrası
Bir kafiyeyi vurdular az önce
Üç mavi sonrası
Ufku ateşe verin nasıl olsa sabah olur
Bir merhabayı bile esirgiyorlar
Sanırsın kefen parası
Orta yerde tutukluk yapar mı düş dediğin
Küfrü ezberletmenin tam sırası
Garip ama anlaşılır kin tükürüyor
Bıçak olmuş diş biliyor bilinci
Teferruata gerek yok derken hüznün kurmayları
Denizatlarına nal çakıyor
Maltepe'de bir serseri gemici

BİR SERSERİ GEMİCİ 45

Beş Çeşmeler Cemal Usta
Sahil Edip Cansever
Kim vurdu Ece Ayhan'ı

Yorgun atlar aceleci kediler

Bu istasyon yolcuları bu güzsüz mahalleler
Tereddüte ateş etsen şiir küllüm derbeder
Dudaklar ısırılmış pusular terk edilmiş
Demir tarar açıkta acemi hergeleler

Şiir isyan ritminde ama gelip geçici
Yakamozu rehin almış gök kuşağı istiyor
Geceye tahammütte bir serseri gemici

Bülent Aydınel
Kayıt Tarihi : 27.5.2013 16:05:00
Hikayesi:


*6. şiir için:"ne cici" çok değer verdiğim bir insanın,çok sık kullandığı bir sözdür. (Not: 17.şiir,biçem bağlamında nazire niteliği taşımaktadır.)

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • İsmail Kızılay
    İsmail Kızılay

    Bıçak aydınlığında keser geceyi
    Maltepe'de bir serseri gemici

    SERSERİ YÜREKLER İYİ SEVER,KUTLARIM ŞAİR.yuvasız kuş

    Cevap Yaz
  • Alaaddin Uygun
    Alaaddin Uygun

    yazan yüreğin susmasın

    Cevap Yaz
  • Dilek Özyurtlu
    Dilek Özyurtlu

    Harika bir seri yakalamışsınız.Yüreğinize sağlık hocam.

    Cevap Yaz
  • Hasan Ali Güler
    Hasan Ali Güler

    Acılarıyla,sevinçleriyle ve kavgasıyla okuduğumuz Maltepedeki gemiciye selam olsun.

    Cevap Yaz
  • Volkan Aksal
    Volkan Aksal

    (40)-yaşamın ağırlaştırılmış yüzüne uyuşturulmuş bir ateş bırakıyor birileri.. müebbet gibi bir şey bu umarsız yüreklerin içinde.. ses uyanmasın, umut büyümesin ve bir ışık yanmasın diye karanlığın soğuk ve korkunç ikliminde.. böylece kolay zaptediliyor gözleri insanların, düşleri ve bilinci.. sonra dilediğince kurulup kullanılabilir hale getiriyorlar onları.. bir kimlik kazandığını sanıp insanlığını kaybediyorlar oysa.. ve ne zaman gelip bir gecekonduya yıldırım düşüyorsa, işte en çok onların suçu var bu kıyımda.. sorgulamayan, düşünmeyen ve umursamayan o insansız vücutlarda...........kutlarım hocam.. hiç bitmesin dedirten mükemmel bir şiir serisi... sonsuz saygılar sunuyorum..

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (82)

Bülent Aydınel