Ben başım göğsünde ölmek isterim
Canlansın sisli şehir
Kuşlar uçsun yüksekten
Avuçlarım terlesin saçlarına dokunurken
Şüphesiz ben başım göğsünde ölmek isterim
Düşen sarı yapraklara inat
Kan doldursun boğazımı
Başım göğsünde ölmek isterim ben
Kalbinin vuruşu ölümün sesi
Hep aynı rüya gördüğüm
Zenginin kabusu dediği
Fakirin gülümsediği kördüğüm.
Çocuklar öldürdüm şizofreni bedenimde
Ölüm kokuyordu sarı saçları
Kıvırcık, kızıl, siyah saçları.
Ben senden önce…
Başım göğsünde…
Ölmek isterim
Anneme gülümser gibi
Gemi limandan kalkar gibi
Güneş doğar gibi
Gece çöker gibi
Başım göğsünde ölmek isterim ben
Kardeşim Kur’an okuduğunda
Bir çocuk doğduğunda
Bir ceset kıyıya vurduğunda
Ben başım göğsünde ölmek isterim
Bir hastane odasının ölüm yalnızlığına katlandığımda
Ve gece üçte karanlık koridorunda volta attığımda
Annemi hatırladığımda
Ağlamak isterim.
Ben başım göğsünde
Seni düşündüğümde
Şehre vahşet düştüğünde
Ölmek isterim
Yollar kimsesiz kaldığında
Ve bütün kapılar kapandığında
Mezarlar unutulduğunda
Ezanlar sustuğunda
Ben başım göğsünde ölmek isterim
Belki anlamayacaksın yine
Ama siyah saçlarıma ellerim uzandığında
Ağzıma bak ve gözlerime
Anlamayacaksın yine
Belki sadece “unut” diyeceksin yine.
Ama dinle
Ben başım göğsünde dirilmek isterim.
Kayıt Tarihi : 24.7.2015 16:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!