Zamir, zimmi olandı.
Bir şeyin iç yüzünü gizleyen.
Kişi zamirlerini saydı ilkokul çocuğu,
-Ben, sen, o, biz, siz, onlar.
Bunlar özne olan adıllardı aynı zamanda.
Çocuk saydı kişi zamirlerini, 'ben' karşıma aldım.
Ben,
Ben'den bıkmışlığım aşikardı.
Sen diyordu bana muhattabım hitabında.
Sen,
içinde ben gizliydi. Bu yüzden sen'i de sevemedim.
Ben'den ötürü.
'O' muhteşemdi.
Uzaktı.
Sen'in ben'im dışımdaydı.
Sanki hayat, o'nun içi boş çemberinin üzerinde dönüyordu.
İyi, kötü mezkur ne varsa onunla ilgiliydi.
O sevabımızdı mezkur iyiliği ile o günahımızdı mezkur gıybetimiz ile...
...
*
Kendime gelmeliydim,
Ben, sen, o derken
Birden tekilliğim düştü aklıma .
Çoğullaşmak istiyorum dedim,
her dem gizli özne kalsın dilediğim ben'liğime...
*
Sordum, ilkokul çocuğuna,
-Geriye ne kaldı çocuk?
-Ben, sen, o gitti emmi; biz, siz, onlar kaldı geriye dedi çocuk.
*
'Biz' dedim, orada kaldım.
Kalakaldım hayret ile.
Madem ki yalnızlık O'na mahsus, dışımızdakilerin siz diye hitap edeceği, onlar'ın hâllerinden bize ne diyeceğimiz, ibret alacağımız biz gerekliydi gizlediğim özneme...
Bana bir sen gerek dedim.
Asla o olmayacak, o'ya evrilmeyecek bir sen.
O, olmayacak, o'ya evrilmeyecek sen var mısın ki derken, seni gördüm.
Sen dost idin.
Rumî'nin manası adında tanımlı dediği tanımı dost.
Kişi zamirini asla kullanmayacağım, ölene dek kulağına üç defa fısıldanmış isminle hitap edeceğim bir sen...
Haydi dostluk otağına çadır kuralım biz de.
Biz olsun hitabımız,gönül gönüle, bizim dışımızdaki masivaya...
Sevdamız vedasız kalsın.
Tek ziynetimiz saçlarımızda takılan kuş teleği olsun.
Ver teleğini kalbinin karasına banayım da yüz karam ol.
Günahını, kaçamağını al da gel, ondan/ onlardan konuşalım.
İbret alıp,
Kınayıp,
Günaha batıp,
Tövbekâr olup,
Bize ne diyelim..
Siz ne yapıyorsunuz desinler de,
Zımmi, kişi zamiri kalmasın geriye...
Adımızla hitap edelim birbirimize.
Küçültme, büyütme yapım eki ekleyelim yüreğimize...
Mesela adımız serçe yüreğini andırsın velâkin önad /sıfat olmasın bize BİRSENCİK.
Mesela sana aşkitom, minnoşum dememi bekleme benden.
Beklemem senden bana hayatım demeni.
Dostum dahi demem sana - karşı kıyısına ulaşmadıktan sonra- adını kirletmem dostluğun.
Hem dostlukta raydan çıkmış beklenti treni
Gem vurmuyorum sen'i bekleme vefama.
Beklemek, beklenti değil asla.
Mekan farklı iken de bilirim ki gönlümdesin.
Beklemek, asla sicili bozuk sözcük değildir bizde...
...
*
Buluştuk.
Dünyanın en temiz, saf köşesinde.
Dostluk otağında.
İçimizin kıvrımlarında akıntıya bıraktığımız arkadaşlık ne de büyümüş, kabına sığmaz olmuş.
Nice ağyar girmiş aramıza da Hz. Ali gibi kılıcımızı kınına sokmadan benliğimize indirmişiz.
Yazsam yürekkebimiz kâfi değil.
Kapat Simurg'un kâf kapısını,
Yüzleşecek hakikatimiz /gerçeğimiz kâfi bize...
Kendi'mizi görelim aynamızda.
Kirimi,
Pasımı,
Günahımı,
Kaçamağımı,
Yüz karamı getirdim sana...
Haydi susalım dışımızdaki kalabalığa.
İçimizdeki kalabalığa sükût edelim.
Vur kadehini kadehime,
Şeref'e diye diye vardık biz bu şerefe...
Haydi,
"biz'i çoğaltıp,
" ben"i eksiltelim.
Kime ne?
Taş İskeleKayıt Tarihi : 27.5.2023 18:31:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Eyvallah.
Tebrikler kardeşim.
TÜM YORUMLAR (2)