Bir Şehrin Hikayesi

Bir Şehrin Hikayesi

'gözlerin bugün garip ve ince bir hüzün
ankarada aşık olmak zor iki gözüm'

ben bu şehrin en çok
bir kez olsun göremediğim
denize nazır günbatımlarını severim
kumsallarca bir aşkı yazmayı
köpüklü iyot kokusunun silmesini yazdıklarımı
ve martıların
elimden kapıp umudu
özgürce özgürlüğe havalanmasını...

ben bu şehrin en çok
saat kuleleri önünde dans eden
kaldırım taşlarını severim
kitap aralarında gizledikleri manifestoları
ahmaklara peşkeş çeken delikanlılarını
gece yarılarını severim bir de
ağır bir parfüm kokusuyla yüzüme çarpan
rüzgar yanılsamalarını...

ben bu şehrin en çok
ucuz kömür kokularını severim
sevişen tenleri pasla ısıtan yarsızlığını
dudakları boyalı aşkların
izbe bir mektup kağıdında bıraktığı kirli yalnızlığı
aşkı alın yazısına gömmüş kadınların çığlıklarını
’ayna ayna söyle bana
var mı benden güzel şu dünyada’
çırpınışlarını

ben bu şehrin en çok
baston dargını iç çekişle serzenen
emekçi yoldaşlarını severim
sevmek istemesem de severim
apoletlerince korkutan
oysa ki hep korkan
korktukça korkuluklaşan
kemik toplayıcılarını

gücenmelerini bir de...
güneyin,
kuzeyin
ve doğunun
ve de batının tam ortasında
vasat sızılarla yoğrulan bu şehrin
ay öykünmelerini...

yani ben ankaranın en çok
bacakları arasında
bir aşkı kutsamaya çalışan fahişelerinin
makyajlı yüzünün ağrılarını bin prense adamalarını,
ve öptükleri kurbağa suretli aşklarla
yıkanmalarını severim
hani olur ya
aşkı bir düşün gözlerinde prensleştirme çabasını
sevmem ama
bataklık dargını sevdalarda,
öpülse de aşkın
hep kurbağa kalmakta direnen iflah olmaz inadını...

© a n k a r a / o c a k i k i b i n o n

Şair Aysegulguncan
Kayıt Tarihi : 4.2.2010 03:54:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara

    ben bu şehrin en çok
    saat kuleleri önünde dans eden
    kaldırım taşlarını severim
    kitap aralarında gizledikleri manifestoları

    şehrin derken şehir tekil olarak özne ise onun fiilide tekil olur..

    kitap aralarına gizlediği manifestoları

    gibi dedim...

    Bunun dışında şiir, şehir ve şehri bahane eden bir nedeni kendine ayna eyleyip bir duruş belirlemek istiyor...Bir ''duruş'' provası...

    Duruş sahibi olmak...yeryüzünde yürümeye hazırlanan bir duruşun sahibi olmak..Şiirin en asîl halidir..

    Tebriklerimle...

    Cevap Yaz
  • Necip Güleçer
    Necip Güleçer

    ben o şehirinde tel örgülerin çevrdiği bir ruh idim... rüzgardan deniz kokusu dilendim... bir kasvetki çörekleniş içime ve bir koyu karanlık güneşimdi... sen öyle bir şiir yazmışsınki şehre o tel örgüler diyosum şimdi benim içimdeydi... enfesti

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Şair Aysegulguncan