Bir seher vaktinde indim bağlara
Öter seyda bülbül, dil yarelenir
Bakmaz mısın sinemdeki dağlara
Derdimi dökmeye dil yarelenir
Boş geçirmeyelim gel bu çağları
Dolaşalım sahraları dağları
Bir gün gazel döker ömrün bağları
Eser sam yelleri dal yarelenir
Daimi'yim yanar aşkın çırağı
Dostun muhabbeti cennet otağı
Ancak şu dünyada derdim ortağı
Sazım figan eder tel yarelenir
Kayıt Tarihi : 28.11.2012 11:28:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Aşık İsmail Daimi](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/11/28/bir-seher-vaktinde-4.jpg)
bir çok eseri vardır türkü olmuşdur
Mekanı cennet olsun
1932’den 83’e…
Sadece 51 yıllık, çok uzun sayılamayacak bir ömür…
Allah sevdiği kullarını erkenden yanına alırmış ya…
Belki de bundandır, bu kadarcık kısa ömür…
Kısa dediysek, nice şiirler, nice türküler kazandırmış edebiyatımızı, repertuarımıza… Yani kısa ömre, çok çok şiir ve türkü…
İstanbul, öyle bir şehir ki, gerçekten de insanı kendinde eriten, ufaltan, adeta ufalayan ve heybetiyle, büyüklüğüyle, tarihiyle, eserleriyle; güzelliğiyle, kalabalığıyla insanı azaltan bir şehir.
Her iki dedesi de ozandır, saz şairidir, ozan geleneğini temsilcileridir. Gönülleri sazın sesi kaplar, ruhun derinliklerine ta ezelden işler de armut dibine düşmez mi?..
Bunun için döner asıl yerine, yurduna. Geleneğin, özün, gerçek kültürün kaynağına. Köyüdür, yöresidir, bu işin membaı…
İstanbul’da ozan olmak kolay değildir, bu yüzden. Gönül sesini dinleyemeyen kolay kolay ozan olamaz. Daimi’de bu yüzden asıl memleketine, Erzincan – Tercan’a döner.
İlk ustası Aşık Davut Sularî’dir.
Tam iki buçuk yıl onunla Anadolu’yu gezer. Bu güzel kültürün içinde yaşar. Aşıkları dinler.
Önceleri ustalardan çalıp çığırır. Neden sonra kendinden, gönlünden dökülür güzel dizeler, anlamlı türküler…
Dönüş yine İstanbul’a olur.
Ne de olsa doğduğu yerdir.
Bu türkü de onun ilk türküsüdür.
TRT’ye adım atmasına vesile olan ilk türküsü…
Dert ortağıdır, ozanların sazları.
Gönül sesleridir, dile gelen telleri…
Her ne nasip ise, her ne yanar ise yüreğinde; dizelere düşer kelime kelime, mızrapla dökülür sazın sinesine…
Derdini, meramını söyleyen dil değil, saz olur…
Ve nihayet ne sazını, ne sözünü esirger, kendinden sonrakilerden. Onların da yetişmeleri için gayretle yol gösterir, ustalığını öğretir. Adetten olduğu üzere “el verir”.
Rahmet ve saygıyla, mekânı cennet olsun Daimi ustanın.
Hikmet ÇİFTÇİ
14 Aralık 2012
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
TÜM YORUMLAR (12)