Bir Satır Okur Belki

Hülya Kırklaroğlu
219

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

Bir Satır Okur Belki

Akşam yemeği olarak masaya mevsim salata ve pırasayı getirirken, direk vücudum yağ yakımına başlıyor
Sevgili Günlüğüm✍🏻
Kırk takla atıyorum akşamları masaya oturmamak için.
Allahtan bir çay bardağı yoğurt varda diyet listemde, mutluluk iksiri onu en sona bırakıyorum inanır mısın?

Bitmesin istiyorum bir çay bardağı yoğurt ama bitiyor işte hani rahmetli anneme toprak haber götürmeyecek diye bilsem. İşaret parmağımı çay bardağına daldırıp, kenarlarında kalan yoğurt kalıntılarını çocuklar gibi parmağımdan yalayarak yiyeceğim.
Fıstık gibi beden için diyete mahkum olmuşuz hamdolsun.

Sabahın sayılı zeytinleri, akşamın sebze yemekleri yaşam sevincimin beline beline indirdi kazmayı.
Önce yüzüm yanaklarım çekildi içeri. Ne hikmetse önce yüzüm zayıflıyor. Gamzem daha çok çıksada ortaya, aynada kaş göz ediyor. Diyet için kışkırtıcı olsada,
gözlerimde hep bir şey eksik.
Sabahki yazımda gözlerine kondurduğum öpücük borç verdiğim öpücüktü Sevgili Günlüğüm ✍🏻zamanı geldiğinde o zaman işte tamam olacak her şey…

Tatlı yok. Meyve yok. Kuruyemiş yok listede. Pis boğaz oluşumdan değilde, sanırım Boğa Burcu oluşumdan kaynaklı birde genetik olabilir kilo almak vermek. Aşırı değil çok şükür, vermem gerekiyor, veriyorumda. Almamak üzere diyemeyeceğim, bu bir kısır döngü.
Kısır mı dedim?
Ne güzel yapardık kısırları Fatih’te oturduğum zamanlar. Evim hiç boş kalmazdı. Fırın neredeyse geceler olmasa soğumazdı. Çocuklarda küçük tabii…

Fatih dedim değil mi? Dün gittim kozadan yeni çıkmış bir kelebek gibiydim dün. Fevzipaşa caddesinde ne güzel yürüdüm. Vefadan boza da aldım eve dönüşte eskiyi yâd ederek. Öncesine dönersek.
Kuaförüme gittim. Üsküdar’da kuaför kalmamış gibi!
Kolay mı bir “Kadın için” kuaförünü değiştirmek; mümkün değil benim için… Allah sağlık verdiği müddetçe gideceğim. Müşterisi vardı oturuyorlardı. İkisininde sağ el işaret ve orta parmakları arasında tuttukları sigaralarından duman çıkıyordu. Hava serindi, oturdukları yer korunaklıydı. Gülücük attım selamıma karşılık selam ile içeri girdim. Sigarasını bitirdi geldi uzun boyuyla yanıma…Ne yapıyoruz heyatım, kesim ama;
S….. sarı saçtan sonra bu rengi çok sevmedim!
İkisi birden bu rengi mi dediler… Evet, yaaa değişelim lütfen dedim. Olmaz dedi Sevgili Günlüğüm✍🏻
samimiyeti görüyor musun?
Bir kuaför düşünki; hayır olmaz diyebiliyor müşterisine çünkü, paradan daha çok dostluğumuz söz konusuydu.
Evet, hay hay dese: üste bayağı ücret ödeyecekte benim nitekim.

Olurdu, olmazdı diye konuşurken şımarık küçük bi kız çocuğu çıkıverdi içimden görmeni dilerdim.Saçlarımı ıslattı hafiften eline makası alınca oldukça kısa kes lütfen dedim, yine hayır sus dedi…
Saç kesmeyi oldum olası sevmeyen kuaför düşünebiliyor musun ve işinin ehli.
Ne zaman oradan ayrılsam, bugünde mutlu ayrılıyorum bak bu dükkandan diyerek teşekkürümü dile getiriyorum.
Makasın sesini duyamıyordum, yere düşen saçlarıma baktıkça ne kadar güzelsiniz demekten kendimi alamadım makas her açılıp kapandığında.
Nasıl şekil vereceksin diye sorunca. Bekle dedi.
Ne sabırsızsın kızımmm yaaa!

İşinin en iyilerinden biri olduğu için. Ben susarım sanatı konuşur saçlarımın diliyle…
Kesim bitti ve vuhuu dedim. Şımarıklığıma bakma sen benim, renk güzel dedim bu kez…
Fön makinasının fişini prize taktı yan sokaktan ince belli bardaklar içinde 4 bardak çay geldi.
Dudaklarıma götürmeden önce koklarım çayı
Sevgili Günlüğüm✍🏻 Yanılmamış olduğumu
bir iki yudum aldığımda ve damağımda gezdirdiğimde anlayıp bardakta bıraktım kalan çayı.
S…. ‘e teşekkür ederek.
Niye içmiyorsun dedi: bu çay bayat dedim, güldü.
İç gitsin dedi; yok canım çay bu, çok önemli içmem merci canım dedim ve biliyor musun dedim, neyi dedi…
Yazı ve şiirlerim var ya hani benim kendime kadar yazıyorum işte onları kitaplaştırsam. Fön makinasının ayarını düşürdü saçlarımı kuruturken can kulağı ile dinledi.
Sitemide konduruyordu. Bu rengi nasıl beğenmedin diyerek, yanındaki kuaföre bakıyor başını sallıyordu. Bende gözlerimle aynadan onun sözlerini onaylıyordum.
Fön makinesiyle saçlarımı kuruturken, eliyle bir sağa bir sola uçuşuyordu saçlarım. Sesten susmuştum, o daha orada kalmış söyleniyordu bana. Bu renk, böyle gür saçlar “Allahım Yarabbim sen akıl ver.
Zaten beni akıllılar bulmaz ki” diyerek müdavim müşterileri olarak deliliğimizi ortaya döküyordu. Bu sözler ondan başkasında iğreti durur, tamam mı
Sevgili Günlüğüm✍🏻
Bir tek S……’e yakışıyor bu sözler.

Bir ben değil. Hangi müşterisi gelse tatlı bir hır gür ardından kahkahalar yükselir bu neşeli dükkandan…
Ansızın dumanlar çıktı fön makinesinden.. Aha dedim, bu da ne böyle, bırak bir yere makineyi çarpılacaksın Allah esirgesin. Yok kızım yaaa dedi. Fişi çek prizden, eğildim prizden çektim bir şeyler yaptı, etti. Tak dedi taktım fişi prize ki aynı dumanlar.
Başka da makine yok deyiverdi; neee dedim?
Ne demek başka makine yok. Kuaför ya hani şekerim burası!
Yok, tamirde dedi. Eh ne yapacağız dedim. Maşa yapalım. Zaten dalgalı saçın. Uzun bukleler verelim deyince, birden çarpıcı bir heyecan kaplayıverdi. Tamam ne dersen o… Üstüne kuaför tanımam dedim. Bir yandan da söyleniyorum. Yaa benim evimde 2 saç kurutma makinesi var, sende nasıl olmaz. Niye 2 tane var dedi. Biri evde büyük, diğeri havuz için pratik. Güldü,ben havuza mı gidiyorum diye ekledi. Ee sen kuaförsün ya canım hani dedim. Elinde saç maşasıyla, şurada vardır bakmam lazım deyince şaşırdım. Sonra, sohbetimize kaldığımız yerden devam ettik. Düşünsene bi kitap çıkarmayı düşünüyorum.
O kadar yazıların var mı diye sordu. 9 yıldır yazdığımı söyleyince şaşırdı. Hiç bahsetmemiş olduğuma bende şaşırdım. Hangi yayınevi ve nerede satılacak? Hem kim alacak ki dedi… Olsun S…. ben hayalimi gerçekleştireyimde, kimin alıp almayacağıyla ilgili kaygım yok. Hem biliyor musun, çocuklarıma bile ücreti ile satarım deyince şaşırdı. Yok artık dedi. Elbette canım, biliyor musun sana bile hediye etmem deyince, saçımı hafiften çekti… Aaaa şiddet görüyorum hakem bey diyerek kahkahayı bastım…
Bedava olan şeylerin değeri tartışılır canım benim ama git ücretini ver al bak nasıl kıymetli olur, oturur okursun. Öylemi dedim, kaşları sola çapraza şekilden şekile girdi.

Ama ben hediye etsem alır bir kenara atarsın derken, ilk buklemi yaptı yaaaa bu ne tatlı bir şey, yerim bukle seniiii dedim. Aynadan bakınca sanatını icra eden bir sanatçı. Ardından, kim okuyacak dedi ve heyecanla çığlık attım…S….. bir düşünsene hayal işte, olsun ben kurayım
Allah kabul etsin…
Yüzümde kocaamannn bir gülümseme, hayalimi dile getirirken bir bir yerçekimine iniyordu fındık kabuğu rengi bukleler. Ardından yaylanarak tekrar yukarı çıkıyordu.

Kitabımı çıkardığımı düşünsene ve düşünsene tek dileğim Zülfü Livaneli hepsini olmasada bir satırını, yaaa bir satırını okusun yazımın.
Çıt yoktu dükkanda.

İki kuaför ve diğer misafir masal dinliyor gibiydiler. Telefonlarını sehpaya bıraktılar ve çoktan
yüreğimden dökülen cümlelerle sihirli halıya binmiş gitmişlerdi.

Bende arkalarından elimde kitabımla peşlerine takıldım ki:
Ruhen biz dördümüz gitmiştik, büyük üstadın yanına, bir satır okur belki diye

2. son bölüm.

Hülya Kırklaroğlu
Kayıt Tarihi : 27.11.2025 22:04:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!