Usta bir şair demişti ki “şairler yalnız ölür”… Anlamak zordur bazen ve anlatmakta kaleme sarıldığında. Çaresizce sanırsınız ki bizler her şeyi hoyratça karalayabiliriz. Dile gelen, kaleme yansır ve harfler, kelimeleri aydınlatır, kelimelerde bizleri ayna gibi yansıtır. Aslında biz şairler sadece acıları yazmak konusunda ustayız. Hayallerimizi yazmak ve olmasını arzu ettiğimiz her şeyi süslemeyi iyi beceriyoruz eğer bu gerçeği bilmiyorsanız buyurun o zaman ben tüm kapılarımı açıyorum, anlayanlara…
Yazılması zor şeyler hakkında, “Sevgi üstüne”: Bir kalbi tamir etmek kadar cesaret isteyen bir konu daha var mı acaba? Ya yaralarınızı kendiniz pansuman etmeyi öğreneceksiniz ya da karanlıktan size uzanan bir eli tutacaksınız.
Ben hep yaralarımın kalemimle iyileşeceğine inandım, kabiliyetimin olup olmadığını hiç düşünmeden yazdım çünkü yazmak acıları azaltır diye düşündüm her beyaz sayfayı süslediğimde hayallerimle bir gün gerçekleşirler sandım. Birde baktım ki bir labirentin içinde dönüp dolaşmışım. Tek kişilik bir dünya yarattığımı fark ettiğimde, içinde aslında ne kadarda yalnız olduğumu anlamak pekte uzun zamanımı almadı.
Ne içtiğin sigaranın, ne kadehinde duran rakının tadı tat değil nede yazdığın binlerce satırın bir anlamı yoktur, biri ile paylaşmadığın sürece hiçbir duygunuz olgunlaşamıyormuş. En acı olan ise bunu otuz Beşi’ne geldiğinde fark etmek, bulanık zihninde acabalarının arasında dolanırken hayata dair ve en önemlisi aşkı düşünürken aslında karşılıksız ve çıkarsız sevebilme yetisine sahip olup olmadığımız, ve bir ışık yanar karanlığın içinden birine verdiğiniz değerin ve sevginin büyüklüğünü nasıl ki tarif edemezseniz, beklentisizde sevmeyi öğrenebilmelisiniz.
Hayal kırıklığına uğramamak için hayallerinizin, hayatın önüne geçmemesi gerekiyormuş… birini seviyorsunuz ve onun için bu fani dünyada yapamayacağınız hiçbir şey yokmuş gibi görünse de unutmayınız ki, bu hisleriniz karşılıksız olabiliyormuş. İşte o zaman benimde içinde bulunduğum o labirente sizde hoş geldiniz.
Yaşamak mı, yazmak mı? ; siz yazmak yerine yaşamayı yeğleyin gün olurda yazdıklarınız ve hayalleriniz hayatın çemberinde dönmeye başladığında ve gerçekler bir tokat gibi yüzünüzde derin izler bıraktığında her şeye karşı dik durabilmeniz daha kolay olur. Ben cesaretimi ve hislerimi kaybedeli uzun zaman oldu bakmayın günlük tuttuğuma hiçbir zaman tarih atmadım sayfalarıma ve aşk kapımı çaldığında artık biliyorum ki karşılık beklemek ve umut etmek beni daha da soyutluyor hayattan çünkü ben asla bencil ve tüketen taraf olmadım sevmeyi bilen herkese yüreğimin kapıları açıktı ne zaman ki riyakâr ve yalanlarla bezeli gülümsemelerin izleri etrafımı sardı işte o gün yalnızlığımın kolları bana açıktı.
Kayıt Tarihi : 30.12.2009 18:20:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Neşe Ustaosmanoğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/12/30/bir-sairin-labirenti-gunluk-karalamalari.jpg)
Paylaşım güzeldi.
Kutlarım
Saygılarımla.
yürekten kutluyorum
Teşekkürler...
Okuması çok güzel fakat düşündürmesi başka bir önem arzetmekte.....saygıyla
TÜM YORUMLAR (9)