Bir Sabah Uyandığında...(5)

Rafet Uylaş
11

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Bir Sabah Uyandığında...(5)

Bir sabah uyandığında hatırlayacak mısın?

Hani sizin evde bir düğme kutusu vardı…

Annen telden çamaşırları toplayıp,
Yeşil sabun kokusunu odanın dört köşesine
Tertemiz yaydıktan sonra,
Soğuktan çatlamış ellerinle, hiç birini atlamadan,
Bastıra bastıra ütülemiş gibi katlayıp,
Yırtık, sökük, düğmesiz ve yıpranmış olanları ayırırdı ya.

İşte ondan sonra başlardı bayram sevincine benzer bir şeyler içinde.
Düğme kutusu ortaya çıkıp, odanın ortasına yayılınca
Rengarenk anılar, kurşuni acılar, kapkara yokluk kaplar dört yanı.

Neler vardır düğme kutusunda neler?
Ah unutulamaz o gördüğün minicik imgeler.
Hep düşünürsün…
Hani küçücük keseciklerdeki karacaotları nasıl da nazardan korumuşlar seni yıllarca,
Bir de İğneci Ayşe’nin, neden hala saklandığına akıl erdiremediğin, döktüğü kurşunları.

Peki şu koca koca palto düğmelerini hatırlamıyor musun?
Bir sabah okula bir amca gelmişti. Sen de adını yazdırmıştın
Babası fakir çocukların listesine
Niyetin sadece ilk kez yeni palto giymekti ama
Baban nasıl da kızmıştı fakir miyiz biz diye.
Fakiriz işte, fakiriz diyordun içinden haykırıp, baban kızdıkça.
Nasıl kabul ettirebilirdin,
Nasıl anlatabilirdin babana…
Söyleyebilir miydin? İlk kez yeni palto giydiğini…

Karıştırmaya başlayınca düğmeleri,
Anneni işinden alıkoydun diye nasıl yiyordun şaplağı popona?
Çok keyifliydi ama değil mi?
Neler var içlerinde neler,
Akıl oradan oraya geziyor anılar girdabında.
Bir gömlek düğmesi sünnetini,
Küçücük bir renkli düğme annenin doğum günün için ördüğü yeleği,
Okula başlarken giydiğin ilk önlüğü,
Her şeyi ama her şeyi, küçücük bir düğme kutusuna nasıl da sığdırıyoruz değil mi?

Bir sabah uyandığında hatırlayabilecek misin?
Düğme kutularının dünden bugüne bizlere neler taşıdığını? 04.02.2006

Rafet Uylaş
Kayıt Tarihi : 20.3.2006 18:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hasan Tan
    Hasan Tan

    Hüzünlendim..

    Küçükken,köyün toprak damlı evlerinin damlarına çıkar,bilye oynardık...düğmesine.

    Babam bilye oynamamı istemezdi..Eski ve giymediği bir paltosu vardı ahşap dolabımızda,bir gün gizliden onun düğmelerini kestim...bıçağı iyi kavrayamayan minik ellerim kan içinde kalmıştı..doğramıştım parmaklarımı o heyecanla..İri iri kocaman düğmeleri kanlı avuçlarıma saklayıp gün boyu bilye oynadım...bereketliydi o günkü oyunum,hep ben ütüyordum düğmeleri.Ceplerim düğme dolmuştu...kanın bereketi vardı avuçlarımda...Offf..nasılda hüzünlendim şimdi.Off'umda avuçları kan içinde bir çocuk hüznü..Çok yalın ve güzel olmuş.(bence)

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Rafet Uylaş