Bir Rüyadır İstanbul Şiiri - Abdulkadir ...

Abdulkadir Öğdüm
226

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Bir Rüyadır İstanbul

Mekân Doğu Ekspresi
pulman, numara kırk beş
Yol bir ömür süresi
Camda on üçlük güneş, göğsümde bir heyecân
Canhıraş bir vaveylâ ardınca koptu mekan
ve sonra teker teker dökülmeye başladı saniyeler zamandan

Eşkim şaraba misâl, birer vusûl her nârâ
Ver elini İstanbul, bekle beni Gülârâ

Sol yanda bir ırmağın sükûtî resitâli
sağ yanım arifesi muhtelif visâllerin
Gözlerimi okşamış olmalı ki ellerin
kurşunî bir bulutun gözyaşları misâli
devâsâ bir boşluğa düşüyorum Gülârâ
Sen kokan tepelerin birinden diğerine koşuyorum sevgili

Gül yüzlüsü nerdesin, ses ver şu divâneye
Hiç mi ihtirâmın yok geçen bunca seneye

Damla gözlü bir kumru dönüyor semâsında Nûr-u Osmaniye’nin
sönüyor Çemberli’nin gömleğinin ateşi, gün yeniden uyuyor
Ahdedilmiş bir sevdâ büküyor bileğimi
yoksa uyutur muyum seni ey Dikilitaş
İster bülbül desinler ister serseri, berduş
Kokusunu almışım gülümün, uyur muyum

Can kumru git hem onu hem kendi eşini bul
Zira onsuz bu şehir ha zindan ha İstanbul

Gidin evlerinize, gidin rahat uyuyun
Sultanahmet’te bir bank yeter de artar bana
Bir çayım bir simidim bir de sigaram olsun
Bilmezsiniz ki beni gönül yaram yaşatır
Fatih’in kutlu şehri fethederken yazdığı bir şiirdir İstanbul
bir rüyâdır İstanbul, kaçın evlerinize ruhunuzu kuşatır

Merhabasız geçtiysem bet sanmayın arayı
ey bahtsız Ayasofya, ey Topkapı Sarayı

Akşamdan kalma ruhum, akşamdan kalma sular
Bir kaptan oluyorum boğazda seher vakti; başucumda martılar
Bir sır veriyorlar ki ölmeden söyleyemem -öyle tembih ettiler-
Gürlüyor cümle âlem, bir an için uyanıp “söyle, al Gülârâ’yı”
Ey sevgili! Ne var ki yeminimden dönemem
Sana böyle gelemem

– …?
– …
– …!

Git başımdan yakamoz
sen bu vaktin değilsin
Bozulmasın aramız
Onu da mı bilmesin bu aşk âlimi câhil
Dünün vedâ ânıdır ve dağ ânıdır günün
en mahmur zamanıdır, bu vakitlerde uyur bu gecesefâsı il

Ey asâlet timsâli sevdâ masalı belde
Su götürmez hârını dış sûretin güzel de

Eyüp’ün sükûtunu, Beyoğlu’nun suyunu tatmadan geldim sana
Fatih’in, Laleli’nin buutunu tartmadan koştum sana Üsküdar
Utansam da kızından yıkandım musıkînle
Dinle beni Üsküdar, aşk kulağınla dinle
Nice tepeler aştım, nice sırlar yüklendim
Söyle bana ne olur, bünyende var mı gülzâr

Şöyle bir süz etrafı kızının kulesinden
belli eder kendini altunî lülesinden

Davran çileli başım, bize bizden başkası yâr değil bu şehirde
Keşkelerin ayyuka çıkıp tekrar yağdığı bu taşyürekli şehir
bizim aşkımızı mı tanır Allah aşkına
Hey gözüm Haydarpaşa! Çekip gitmek var ama
bil ki son demlerimdir bulsam da bulmasam da
Buralarda göçmesem kesin şiir masamda

Şu mahzun Barış Manço, şu Karasu vapuru
anlar benim halimden; tenim yaş gönlüm kuru

Kadıköy rıhtımında, cebimde yarım ekmek, tenha yer arıyorum
Ana baba günün de anasız babasızım, keza Gülârâ’sızım
Adının baş harfiyle süslenmiş gerdanlıklar, yüzükler satıyorum
kimsecikler almıyor; ah be dinmeyen sızım
Bir liste asılıyor şehrin panolarına “vâsıl olanlar” diye
adımız yer almıyor, çatırdıyor sehpası cümle intizârımın

Bekleme Ümraniye, kestim umudu artık
Gül arayan ellerim diken yarası, yırtık

Gidiyorum Gülârâ! Bil ki gelmeyeceğim bir daha yalvarsan da
Yemin olsun şu aya, yemin olsun geceye, şiirime, heceye
Kahretsin! Gülümsüyor son anlarımda bile gül yüzün hayâlimde
Görmüyor duyuyorum, vuslat çığlıklarına benziyor duyduklarım
Kondüktör dürtüklüyor “Pendik’teyiz, evet sen”
Dokunma uyuyorum...

Abdulkadir Öğdüm
Kayıt Tarihi : 21.4.2006 09:34:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mübeyyen Sarnıç
    Mübeyyen Sarnıç

    Davran çileli başım, bize bizden başkası yâr değil bu şehirde
    Keşkelerin ayyuka çıkıp tekrar yağdığı bu taşyürekli şehir
    bizim aşkımızı mı tanır Allah aşkına
    Hey gözüm Haydarpaşa! Çekip gitmek var ama
    bil ki son demlerimdir bulsam da bulmasam da
    Buralarda göçmesem kesin şiir masamda

    Şu mahzun Barış Manço, şu Karasu vapuru
    anlar benim halimden; tenim yaş gönlüm kuru

    Kadıköy rıhtımında, cebimde yarım ekmek, tenha yer arıyorum
    Ana baba günün de anasız babasızım, keza Gülârâ’sızım
    Adının baş harfiyle süslenmiş gerdanlıklar, yüzükler satıyorum
    kimsecikler almıyor; ah be dinmeyen sızım
    Bir liste asılıyor şehrin panolarına “vâsıl olanlar” diye
    adımız yer almıyor, çatırdıyor sehpası cümle intizârımın

    Bekleme Ümraniye, kestim umudu artık
    Gül arayan ellerim diken yarası, yırtık

    Gidiyorum Gülârâ! Bil ki gelmeyeceğim bir daha yalvarsan da
    Yemin olsun şu aya, yemin olsun geceye, şiirime, heceye
    Kahretsin! Gülümsüyor son anlarımda bile gül yüzün hayâlimde
    Görmüyor duyuyorum, vuslat çığlıklarına benziyor duyduklarım
    Kondüktör dürtüklüyor “Pendik’teyiz, evet sen”
    Dokunma uyuyorum... ...

    ..... dönüp dönüp tekrar okuduğum bu harikulade eser için yorum yazmak haddim değil ,dedim ve teşekkür ettim okuma fırsatı bulduğum için.... selam ve sevgiler engin yüreğinize :)

    Cevap Yaz
  • Muhammet Burak Taş
    Muhammet Burak Taş

    yazacak söz bırakmıyor şiir..ne kadar güzel cümleler..İstanbul fatihinde rüyasıydı..emeğinize teşekkürler..

    Cevap Yaz
  • Muzaffer Cura
    Muzaffer Cura

    güzel di şiiriniz...

    Cevap Yaz
  • Osman Can
    Osman Can

    Bu şiiri Kadıköyde okudum... Anlatamam ne hislerde olduğumu... Teşekkürler Abdulkadir..

    Cevap Yaz
  • Burak Köse
    Burak Köse

    Nasıl bir uykunun eseri bu rüya... Nerede başladı bu uyku? Kim uyuttu. BİR RÜYADIR İSTANBUL... Evet bir rüya İstanbul! Özleme, aşka, tutkuya yatılan bir uykunun rüyası... Kimbilir, kim uyurda görür bu rüyayı... Rüya şehire, bir rüya bu şiir.. Şehirde rüyalardadır belki... İstanbul rüyası... Yüreğine sağlık....

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (31)

Abdulkadir Öğdüm