Bir Rüyadan mı İbaret Ölüm

Erbil Kutlu
173

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Bir Rüyadan mı İbaret Ölüm

I
(Gönül Alan)
(04/09/2006/PAZARTESİ)

Su gibi berrak bir gece görünümündeki gök yüzünde, sinsi ve aç bir kurdun, ateş gibi parlayan gözlerine benziyor dolunay.

Oturmuşum, göz hizasından yukarda kalan balkonumuzda çırılçıplak bir şekilde şarabımı yudumluyorum. Az önce tüm varlığımı bedenine salıverdiğim, o çok güzel sevgilimde; başını omzuma koymuş tüm nefesini bedenime sunarak beni tekrar diriltmeye çalışır gibi sol kalçası, sağ bacağımın üstünde olacak şekilde uzanmış, sağ bacağının dizini, sol baldırımdan aşağı salmış, ancak sağ ayağının içini sol dizime yaslamış, öyle denge kurmuştu.

Vücudunun sol yanını göğsüme dayamıştı, bende sağ kolum ile onu kavramıştım. Sol kolunu belime dolamış, sağ eline de şarab kadehini almış bir kendi içiyor, bir bana içiriyordu.

Her nefes alış verişinde şişen göğüs kafesinden ötürü, göğüs kıllarıma sürtünen göğüsleri, gerçekten bir değil, bin defa ölsem yeniden diriltir beni.

Göğüs kafesime sürtünen göğüs uçları, iyiden iyiye mızrak gibi batmaya başladı.

Sıcak nefesinden ötürü mü, yoksa mızrak gibi batan göğüs uçlarından dolayı mı ve ya belimi kıç çatalıma kadar okşamasından mı ya da hepsi mi? Bilmiyorum!

Beynim, cayır cayır yanmaya başladı. Gövdem yükseklerden boşluğa atlamış gibi kasılmaya, bacaklarım bu kasılmanın etkisi ile titremeye başladı. Erkekliğim ile onu hissediyordum.

“Ateş gibisin! ” dediği anda; bir ata binmiş gibi, yüzüme bakar halde oturdu kucağıma ve atın yelelerinden tutarcasına, tuttu omuzlarım ile boynumun birleştiği yerden. Yere basan ayaklarından aldığı destek ile beni içine aldı ve aynı bir ata binildiğinde olduğu gibi, aşağı yukarı harekete başladı.

Elleri ile beni kendine çekti, derin, şuh ve salyalı bir şekilde öptü. Ardından başımı, göğüslerinin arasına yasladı. Terlemiş tuzlu tenini emiyor, bir yandan ellerim ile dizlerini, baldırlarını, kalçalarını, arasını, karnının göbek deliği çevresini, göğüslerini okşuyordum. Ani bir kasılma ve titreme ile bende onu darbeledim. Onunla yeniden bir bütün olmuştuk.

Öpüştük yeniden, dudaklarımızın kenarından salyalarımız akıyor, ancak dillerimiz; bir Arab rakkasenin bedenini darbukanın ritimleri ile kıvırarak dans etmesi gibi, hızla çarpan kalblerimizin ritimleri ile birbirlerine karışıyorlardı.

Gözlerimin içine dik dik ve sinsi bir gülümseme ile baktı. Sağ elini, sol dizimin iç tarafından itibaren tüm gövdemi yalacak şekilde sürüyerek boynumdan çekti aldı yanına. Bunu yaparken kucağımdan inmiş, evin içerisine doğru yönelmişti.

Ben, şarabımı içmeye devam ettim. Sol kolumu, başımın altına koymuş olarak oturur halimi muhafaza ederek.

Bir an, boynumdan sanki bir kıl koparılmış gibi hissettim. Ancak, kendi bedenimi dışarıdan görebilir hale gelmiştim artık.

O, az evvel seviştiğim kadın, içerden getirdiği hançer ile hançeremden öldürmüştü beni.

Yere düşüp kırılan şarab şişesinden yayılan şaraba karışıyordu akan kanım. Ve o kadın, o halde beni öpüyordu, kanımı yalıyordu. Olanlara engel olamıyordum.

Kan akışımın kesilmesini beklemeden, önce açık gözlerimi kapadı,ardından son sevişmemizden evvel ki halimize geri döndü. Eline tekrar bir şarab kadehi aldı, içmeye başladı.

İlk başta, yaptığından pişmanlık duyarcasına bir süre ağlasada, sonra şarabını bitirip, sağ elinin baş parmağını ağzına alıp emmeye başladı; aynı bir küçük kız çocuğu gibi.

“Demek ki, her masal güzel bitmiyor lafı yalanmış. Benim masalım mutluluğum ile bitti.” Dedi ve bir uykuya daldı. Bir süre sonra O da, bedeninden sıyrılıp yanıma geldi mutlu bir şekilde.

Meğer içtiği şarab değil, zehirmiş. Benden ayrılmak korkusu imiş bunu yapmasına sebeb…

Bugün doktora gidecekti. Gitmiş ve sonucu almış. Son devresine giren mide kanser imiş.

Yaşadıklarımızı, benim ilerde başka kadınlar ile yaşamamı kıskanmış, bunu hazmedememiş. İkimizi aynı mezara gömülmemizi sağlayıp, sevgimizi sonsuz kılmak istemiş olsa idi keşke! Böylelikle onunla sonsuza değin birlikte olabilecektim.

MUTLU OLURDUM! Öyle ya da böyle sonunda, hayatımın sonunda olsa da bende sevilmişliği tadacaktım…

Ah Dilaram ah! Neden tek gittin, neden beni terk ettin? Söyleseydin, isteseydin, bende ölürdüm seninle, niye söylemedin? Canlı bir bedende, bir ölü olarak yaşamak yakışmıyor senin gibi bir güzelin erkeğine…

Erbil Kutlu
Kayıt Tarihi : 21.3.2007 22:55:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Onu kaybettikten sonra gördüğüm bir rüyadır bu yazı.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Erbil Kutlu