Cumhuriyet denince nedense
Hep bir kare resim canlanır gözümde:
Bozkırın ortasında,
Kağnı arabasının üzerinde çocuklar
Ellerinde ay yıldızlı bayrağım
Savaş yorgunu köylüm, vatandaşım
Ak sakallı dedelerim, aydınlık yüzlü analarım,
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Devamını Oku
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
değerli arkadaşım öyle güzel yazmışsın ki duygularımıza tercuman olmuşsun..büyük bir beğeniyle okudum
bende cumhuriyet bayramınızı kutluyorum...sevgiyle şiiri alıp giderken selamlarımı sayfanızda bırakıyorum.
saygıyla
namık cem
Değerli dostum;şiirinizin yorumu kendinden menkul,bir kahramanlık menkıbesi.Milletimi iyi tanımayanların kafasına inen çelikten bir yumruk,dahası gerçek bir var oluş öyküsü.Derdim bunun çok iyi okunması ve belleklere kazınmasıdır.
Cumhuriyetimizin 90. kuruluş yılı ülkemize kutlu olsun.Elbette bu konuda şiirler, makaleler artarak yazılacak,her yıl dönümünde coşkuyla kutlanacaktır.Bu güzel Cumhuriyetin sonsuza kadar payidar olması, nesillerin azmi, gayreti ve her türlü tehlikeye karşı birlik beraberlik içinde kenetlenerek yürekten sahiplenmeleri ile mümkün olacaktır.
Bu konunun üst kısmı.Bir de alt kısmı var ki; yarınlarımızın güvencesi olan gençlerimizin bunu çok iyi bellemesi gerekiyor.İstatistiki bilgiler ortada,askeri gücü,topu tüfeği,uçağı,vasıtası,cephanesi,mühimmatı kıyaslanmayacak kadar kat kat fazla olan düşman güçlerine karşı,ülkesinin dört bir yanı işgal edilmiş,tersanelerine,silahlarına,çıkış yollarına el konulmuş halde bir avuç kahraman olarak dillendirilen,bütün dünyanın dâhi bir komutan diye vasfettiği sevgili Atatürk’ümüz,sevgili askerlerimizin,her türlü yokluğa göğüs geren sevgili milletimizin ( yaşlı genç,kadın kız) omuz omuza vererek dünyada emsali görülmemiş bir iman gücü,vatan ve millet sevdasıyla kazanılmış gerçek bir zaferin sonucudur Cumhuriyet.
Yoktan yokluklarla yaratılan bir ülkenin gerçek öyküsünü iyi okumaları gerekiyor.Ağır bedeller ödenerek kurulan Cumhuriyetin değerine paha biçilemez.Onun içindir ki kadrini kıymetini bilmek zorundayız.Yeni nesil daha çok bilmek zorunda.
Ben de kendi penceremden böyle baktım.Gönlünüze,yüreğiniz sağlık.Kutluyorum.Tam puanla Selam ve sevgiler sunuyorum.
Kazandık ve yaşatacağız , kazananları unutmadan , tebriklerimle sevgiler + .................asena
Evet, 'Biz Cumhuriyeti Böyle Kazandık...'
'O, Samsun'a çıktığı zaman, üstü başı yırtık, postalları patlamış, silahsız bir er gördü. Yüzünün rengi bakıra dönmüş, yağlan eriyip kemik ve sinir kalmış bu Türk askeri ağlıyordu. O'na sordu:
- Asker ağlamaz arkadaş, sen ne ağlıyorsun?
Er irkildi, başını kaldırdı. Bu sesi tanıyordu ve bu yüz ona yabancı değildi. Hemen doğruldu ve Anafartalar'daki Komutanını çelik yay gibi selamladı.
- Söyle niçin ağlıyorsun?
İç Anadolu'nun yanık yürekli çocuğu içini çekti:
- Düşman memleketi bastı, hükümet beni terhis etti. Silahımızı elimizden aldı. Toprağıma giren düşmanı ne ile öldüreceğim?
Kemal Atatürk, er'in omzuna elini koydu:
- Üzülme çocuğum, dedi. Gel benimle!
Ve Samsun deposunda giydirilip silahlandırarak yanına aldığı ilk er bu Mehmetçik oldu.'
Ya... Birileri silahlarını alıp, 'hadi gidin' demişti... Gidin dediklerinin toprakları işgal edilmiş, köyleri basılmış, namusları kirletilmişti!
Hatta bununla da yetinilmemiş, işgalci Yunan askeri için 'hilafetin askeridir, karşı konulmaya' diye fetvalar çıkarılmış, İngiliz uçaklarıyla havadan bildiriler atılmıştı!
Kurtuluş Savaşı sadece 'açık düşmana' karşı verilmedi, içimizdeki 'gizli düşmana, işbirlikçilere' karşı da verildi!
İsyan edip, düşman saflarında yer alanlar! İngiliz Muhipleri Cemiyetine girenler! Kürt Teali Cemiyeti adında ayrılıkçı/bölücü cemiyetler kuranlar! Hınçak ve Taşnak teşkilatları ile çeteleşen, bastıkları köylerde hamile kadınları bile acımasızca öldürenler!
Biz cumhuriyeti öyle kolay kazanmadık... Kendi yurdumuzda sanki yabancı bizdik, bizdik asi! Başkaldıran bizdik... Gıyabında 'idam fermanı' verilen ve her yerde aranan asilerin başı Mustafa Kemal'di!
Şimdilerde birileri bazen açık, bazen 'karnından' konuşmasın! Çıkıp, 'Kurtuluş Savaşı diye bir savaş olmadı, hikayedir bunlar' gibi safsatalar üretmesin! Birazcık zahmet edip, oturduğu 'ceylan derili koltuktan' kalksın, TBMM'nin arşivlerine bakıversin!
Acaba Tekalif-i Milliye Emirleri 'laf olsun' diye mi çıkarıldı! Cehaletlerinin boyutunu biliyoruz ama hasbelkader seçilip geldiği o meclisin 'Milli Meclis' olduğunu bilmiyor mu? Kurtuluş Savaşını o 'Gazi Meclis'in' yönettiğini de bilmiyor mu!
Ben buraya alayım Tekalif-i Milliye (Milli Yükümlülükler)Emirlerini, hala bilmeyenler varsa okusun... İnanmayanlar da bir zahmet Vikipedi'den bakıversinler...
Tekalif-i Milliye Emirleri
'Tekâlif-i Milliye Emirleri, Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktalarından olan Sakarya Meydan Muharebesi öncesi ordunun ihtiyacını karşılamak ve Sakarya Savaşı'na hazırlanmak için Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın kanunla kendisine verilen yasama yetkisini kullanarak yayınladığı 'Ulusal Yükümlülük Emirleridir'. 7 Ağustos 1921'de yayınlanmış olup toplamı on maddedir.
1.Her ilçede bir tane Tekalif-i Milliye Komisyonu kurulacak.
2.Halk, elindeki silah ve cephaneyi 3 gün içinde orduya teslim edecek.
3.Her aile bir askeri giydirecek.
4.Yiyecek ve giyecek maddelerinin %40'ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.
5.Ticaret adamlarının elindeki her türlü giyim eşyasının %40'ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.
6.Her türlü makineli aracın %40'ına el konacak.
7.Halkın elindeki binek hayvanlarının ve taşıt araçlarının %20'sine el konacak.
8.Sahipsiz bütün mallara el konacak.
9.Tüm demirci, dökümcü, nalbant, terzi ve marangoz gibi iş sahipleri ordunun emrinde çalışacak.
10.Halkın elindeki araçlar bir defa olmak üzere 100 km'lik mesafeye ücretsiz askeri ulaşım yapacaklar.
Tekalif-i Milliye Emirleri' 7 ve 8 Ağustos 1921 günleri yayımlanmıştır ve on emirden oluşmaktadır. 'Tekalif-i Milliye Emirleri' çok kapsamlı olup bir taraftan aynı vergi mahiyetindeki uygulamayı içermekte, diğer taraftan da hizmet vergisi mahiyetindeki uygulamayı öngörmektedir.
1.Her ilçede kaymakamın başkanlığında malmüdürü ve ilçenin en büyük askeri amiri ile idare meclisi, belediye ve ticaret odalarının seçtikleri üyelerden oluşan Tekalif-i Milliye Komisyonları (Milli Yükümlülükler Komisyonları) Kurulacaktır. Bu komisyonlara o yörenin Müdafaa-i Hukuk Dernekleri merkez kurulundan iki üye ile köylerde imamlar ve muhtarlar tabii üye olarak katılacaklardır.
Tekalif-i Milliye Komisyonları derhal toplantılara başlayacak ve hiçbir komisyon üyesine hizmetleri karşılığı ücret ödenmeyecektir. Ayrıca her komisyon iki ay süre ile askeri hizmetleri ertelenmek üzere altı memur çalıştıracaktır.
Tekalif-i Milliye Komisyonları, savaş ekonomisine giren ve Tekalif-i Milliye Emirlerinde belirtilen malları toplayarak kendisine bildirilen cepheye gönderecek, ayrıca bu emirlerin hizmet yükümlülüğüne ilişkin hükümlerini uygulayacaktır. Komisyon üyelerinden görevinde ihmal gösterenler, vatana ihanet suçu işlemiş sayılacak ve ona göre cezalandırılacaktır.'
İşte biz, cumhuriyeti bu şartlarda kazandık!
Eli, kolu tutan her Türk 'kadın, çoluk, çocuk' demeden cepheye alın terini, göz nurunu gönderdi... Yemedi yedirdi, giymedi giydirdi askerini Türk Halkı, iki öküzünden birini Türk Ordusunun hizmetine veren 'aç, sefil' köylümüzle kazandık biz cumhuriyeti!
Tarihten bihaber olanlar... Hürriyet ve istiklal ne demektir anlamayanlar... Emperyalizmin karşısına Türk Kadının diktiği çarığı ile, yaşlı Türk demircinin yaptığı süngüsüyle çıkan Türk Ordusu'nun değerini nerden bilsinler!
Nerden bilsinler bağımsızlığın, özgürlüğün 'İNSANLIK ONURU' olduğunu! Kölelikten, esaretten, düşman çizmesi altında çiğnenmekten ancak ve ancak 'SAVAŞI GÖZE ALMAKLA', güçlü bir orduyla, birlik ve beraberlikle kurtulabileceğimizi nerden bilsinler!
Şiir, 'Kurtuluş Savaşımıza yazılmış' bir destan niteliği taşımaktadır...
Taktik/yöntem değiştirse de hala devam etmekte olan emperyalist tehdit ve tehlikeye bizzat maruz kalmış, işgal edilmiş topraklarımız üzerinde verilen amansız bir mücadelenin ve bu mücadele sonucunda kurulan Türk Cumhuriyeti'nin destanıdır aynı zamanda...
Çok iyi okunmalıdır...
Değerli Öğretmenimi ve anlamlı şiirini içtenlikle kutluyor, kendisine minnet ve şükranlarımı sunuyorum...
Konunun işlenişi,anlam ve anlatımı tek kelimeyle mükemmel bir çalışma, kaleminiz var olsun Naime hanım,sizi tam puan ve tüm kalbimle kutluyorum,saygılar.
Taşıyalım Cumhuriyetimizi
Hoşgörü ve sevgiyle
Hak ettiğince,
Işıklı yüz yıllara …
Hiç uzağa gitmeye gerek yok! Kazanımlarımız kaybedilmemeli, dışgüçlere karşı uyanık ve temkinli olmalıyız... Gücümüz, birlikten ve sevgiden geçer... İşte Çanakkale, Dumlupınar, Kocatepe... Hiç yok kabul edildik ama şaha kalktık; kaldıranlar sağ olsun... Yine aynıyız, aynı kandanız... Unutmaz, unutturmayız...
Yazan gönül sağ olsun... 10 puan +ant. Sevgiyle...
Mükemmel dizeleri yazan elinize yüreğinize sağlık en derin hürmetlerimi sunar,
Önünüzde saygıyla eğiliyor,
Kutluyorum.
Cumhuriyetimize kan verenleri minnet ve şükranla anıyor, Bayramınızı, duyarlı yüreğinizi ve kaleminizi tebrik ediyorum Naile Hanım.
Saygımla.
Gönülden kutlarım.Harika olmuş.Zor kazandık ama onu korumak kazanmaktan daha zor
Bu şiir ile ilgili 98 tane yorum bulunmakta