BİR PROBLEMİM VAR ÖĞRETMENİM
AMA SEN DE ‘YOKSUN’ Kİ!
Bir problemim var öğretmenim.
Kaç bilinemeyenli bir denklem bu.
Yasak gibi
Tutsak gibi
Perili bir köşk gibi
Bir yasak aşk gibi hani
Açlık gibi,
Alçaklık gibi,
Aşksızlık gibi yani;
Rezil rüsva eder kızı oğulu
Bir sorum var öğretmenim.
Bilmeyen der: kaşıma;
Bilenler der: karışma.
Çözdükçe
Yeni sorular çıkar karşıma;
Bir sorunum var öğretmenim
Zihnim zincirlere vurulu
Her yanıt yeni musibetler açar başıma
Bir problemim var öğretmenim.
Yedi başlı ejderha,
Yediveren püsküllü bela,
Yolsuzluk,
Arsızlık hırsızlık,
En kötüsü de aymazlık duymazlık gibi
Düşlerime girer.
Çözdükçe kin olur,
Kan olur ellerime bulaşır.
Düşman olur,
Gelip elime ayağıma dolaşır.
Bir problemim var öğretmenim.
Hani dünyandan sorgulara çekildiğin;
Yani sevdandan güz yaprakları gibi döküldüğün,
Çektikçe ucunu
Eski bir çorap gibi söküldüğün…
Kopacak diye de korkardım hani.
Bilirsin, veda dersindi:
‘Çocuklar,
Ola ki
Aklı teslim alabilir karanlıklar;
Ola ki
İblislere teslim olabilir kutsal kitaplar;
Ola ki sevgi sınıfta kalabilir;
Bazen görünmezlerdedir sisten ufuklar.
Tutmayabilir yüreğinizdeki hesaplar.
Ola ki
Beleşe alışır da itliğe evrilirse kurtlar;
Şunu hiiç
Ama hiç unutmayın arkadaşlar;
Yine de
sevgiyle bilgiyle söker şafaklar.
Ve namuslu olmalı kavganız,
Sevdanızın namuslu olduğu kadar.’
Demiştin, biliyor musun.
Bir problemim var öğretmenim.
Babama sordum pustu kaldı!
Ağama, abama, obama;
En emin,
En yiğit bildiğim akrabama sordum, tırstı kaldı.
Anama da sordum öğretmenim.
Sustu kaldı.
Ama sanki iki gözünde uçmayı
öğrenen bir çift kuş vardı.
Nedendir bilmem, sesi titredi;
Gözlerinden siyim siyim süzülen iki damla yaş vardı.
.
Üst makamlara arz etsem,
Desem ki: böyleyken böyle;
Desem ki bu hak mı?
Kasabın hesabına döner bu çark?
Bu halk, bu ağaç, bu balık,
bu su, bu gök, bu toprak
Bu çocuk buna müstahak mı?
Bilirim,
Dilekçelerimi yırtıp yakarlar.
Adım, asiye;
Suçum, bozguncuya çıkar.
Bilirim
Alıp bütün dileklerimi içeri tıkarlar.
Rakamlarla taciz etsem;
Sersem silâha harcananı,
İnsana yapılanı;
Hesaplasam,
Okkaya teraziye vursam
Yere,
Göğe,
Nehire,
Yüreğe salınan zehiri zıkkımı;
Bilirim,
Metreni,kantarını kodese tıkarlar.
Bütün dileklerimi alp, işkenceye cekerler.
Biliyor musun öğretmenim,
Hiç unutmadım okuduğun şiiri:
“Söylesem öldürürler,
Söylemesem ölürüm.”
Aynen onun gibi.
Desem, taşa tutarlar bu garibi
Demesem de çökertir bu yüreği, bu yükün kahrı.
Hani derdin ya:
‘Sebepsiz sorun,
Zulümsüz Karun,
Ölümsüz Firavun olamaz.’ diye hani
.
‘Şu dünya da ölüm var
Zamansız ve apansız değilse,
Başımız gözümüz üstüne.
İşsizlik, yoksulluk varsa;
Çiçekler saksıda,
Sokaktaysa çocuklar;
Ve yaprak kımıldamıyorsa
Biliniz ki orda
Ölümden öte ölüm,
Cehennemden beter zulüm var.’
Bir problemim var öğretmenim.
Ne mantığa sığar,
Ne vicdana uyar,
Verdiğin hiçbir formüle,
Müfredata uymuyor sanki;
Ne de
Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisinde yazar.
Ar ederim analığımdan, babalığımdan;
Öğretmenliğimden hicap duyarım.
Utanırım insanlığımdan.
Gel sen ol da eğil;
Bakıp da sebebine, müsebbibine
Zıvanadan
Dinden imandan çıkmamak elde değil.
Bir problemim var öğretmenim,
O olasılık hesapları da ne ki;
Merhametsiz bir adalet gibi.
Çeresi,
Felç olmuş parmaklarının ucunda bir sefalet gibi
Sorarım bazen
At yarışları,
Alicengiz oyunları;
Neden önündekinin izine basar
Sürünün koyunları! ?
Ve inceciktir kuzuların boyunları.
Günebakan çiçeklerinin isyanı mıdır gülüşleri karanlıklara?
Ama öğretmenim
Çocukluk düşlerimi koparıp
Gülüşlerimi yakarlar.
Kırıp kalemimi içeri tıkarlar.
Hani derdin ya:
Her sorunun bir yanıtı;
‘Her yanıtın bir kanıtı,
Bir tanıtı vardır elbet.
Yeter ki birazcık düşünün şöyle;
Yeter ki yüreğini derviş eyle,
Ve yeter ki umut gibi,
Karadut gibi,
Öyle bulut gibi dökün orta yere.
Hangi olasılığı koysam, sonuç sıfır.
Sahi,
Kul sıkıştı işte;
Erenler, evliyalar, kırklar, yediler nerede?
Sevdayı teslim almış hınzır,
Nerde kaldı bu sözünü ettiğin Hızır?
Bir problemim var öğretmenim
Sen de ‘yoksun’ ki!
Serçelere de acımıyor soğuklar!
Mahmut Nazik 24 Kasım Öğretmenler Günü 2010 Mersin
Mahmut NazikKayıt Tarihi : 24.11.2010 15:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Mahmut Bey,
Öncelikle sizi ve değerli çalışmanızı bir öğretmen olarak alkışlıyorum.....Bu gece okuduğum en anlamlı şiirlerden biriydi.....Öğretmen ve öğretmenden beklentilerin anlatıldığı bir çalışmaydı....Emeğine yüreğine sağlık....Başarınız daim, kaleminiz tükenmez olsun....
Selam saygı sizedir....
'Kurdum kendi mahkememi... Yargıç ben, savcı ben, hakim ben... Şahit ben, davalı ben, davacı da ben...
Duruşmayı az ötelerde, kimselerin olmadığı yerlerde açtım.. Böyle yerlere gidemediğimde, dört duvarın arasında açarım... Ne yapalım? Dinlenir şahitler.. İddia makamı sıralar suçlarımı... Avukat yok, o da benim... Savunabildiğim kadar savunurum kendimi...
Ve karar anı gelir... Yüzüme karşı kendim okurum... Cezamı da kendim veririm... İnfazı kimselere bırakmadan...'
Bu problemlerin ne olduğunu bilmeyenler, çözümünü de elbette bilmeyecekler... Öğretmenlerimiz yok artık... Onlarda değiştiler... Kimi 'tarikattan', kimi 'havadan, sudan' oldular... 'Bana dokunmayanı' diye başlıyorlar söze... İşin içine girenlerde var elbet... Ama onları yaşatmıyorlar ki? Ne zaman problemi ortaya koysalar, 'çözümüne sen karışma!' deyip, bastırıyorlar...
'Sürünün önünde kapkara koyun...' Ya izinden gideceksin, yada 'ağılın dışına...'
Problem şimdilerde bu.......
Şiiri ve duyarlı kalemi kutlarım...
TÜM YORUMLAR (28)