Dile çevrilmez bir yaranın sözsüz sözlüğüyüm..
Yarin dili yok, yarının sihri yok...
Ağla ki Fırat kurumasın yüreğimde
Bak ki Harput yok olmasın...
Bekle ki bu Elazizli ölmesin yalnızlığında...
Hüzünlerin gelgitlerindeyim.Gelenim çok giden sensin.Özlemlerin esrik valsi vurur neon gecelerinde. Leonordo Di Vinci olup en halini çiziyorum ay ile ay yüzün sessizliğinde.
-Yüreğimin üstüne atılan atomlarının düğün gecesindeyim. Benden başkasının kollarında beyaz bir gelinlik giyinişini izliyor hayal kırıklıklarımın kırk ayağı…
-Beyazların, kara bahtıma kurşundan renkler müjdeliyor. Seni gelip vurmaktır aşk.
-Beyaz gelinliğinin kanla kardeş olmasıdır aşk. Bu tutkunun isimsiz öçlerine baş harfin yazıldı.Harf harf bende ölüşünü kutladı sevdamız.Şimdi hangi elin kiriysen beni paklamaz.
- Ben kendime yazılmış ve bestelenmeyen şarkıların diliyim. Notalarımda sen eksik.
-Bu şarkı bitmez, bu bitmeyen sevdanın nakaratında.Benim ihtirasım yaramın kanamasınadır.Sen bende gitmenin ölümünü seçtikten sonra can aynalarını kıramam yar.
-Dudakların ilk mührü bendim.Fethini yapan dudak uçlarımın alfabesindesin. Ne zaman su içsem aynı anlar içirir beni.
- Bir öpücük istedim annen-baban hayrına.
Bir sen istedim dünya-ahret aşkına.- Beni benle çarptım; senin gözbebeklerin çıktı.
Beni benden çıkarttım; senin beni baştan çıkarmaların çıktı.Beni sana böldüm; bölünmez, aşk vatanım çıktı.Sağlaması zor sol yanının işlemindeyim. Şimdi dört harfinde dört işleme toplanamıyorsam ismimdeki “ tin” ne yapsın.
-Aşk özüne isyan ediyor Muammam..
Yeni sevmeler istiyor,yeni senden sonra.Bebek ol şimdi bu aşk salıncağına. Şiir seni sallasın şairin.Dize dize diz çöksün ahu gözlerine, hu sözlerine.
-Nasıl gelmiştin yine öyle gel, yine öyle gül, yine öyle ağla.
-Hadi bebek ol çağır beni bu sensiz gecelere.Uyansın şair…Ay yüzünün suretinde okunan sureleri okusun.
Fırtınalar kopuyor Bisitun dağında.Ferhat ağlıyor yarama derman olmak için
-Ey Ferhat:
-Bu aşk şairinin anası ağladı günlerce. Dağı delme, bağrımı delen bu gidişlerin ortadoğusundaki özlem pususu benim.
-Vuslat Kudüs gibi. Bir yanım onun kutsali, bir yanım başkasına meyil kıblesi.
-Ben kıblemi şaşırdım Zind…Onun benden gidişine iman etmiyor içim.
Ey, sensizliğin küffarıyım. İnancım yok benden gidişine.İtikadım zayıf.
-Sen
En sen’e ulana kadar,kök salacak kaderim.Dal dal büyüyecek kederim. Kederimin çiçeğinden sabrın meyveleri beni sana taşıyacak Muammam.
-Yüreğinin en kesif yerlerinde katre katre bitiyorum sözsüz uzaklarına.
Oysa ben peygamberler ocağında ,çay demliyorum aşka. Yüreğinin süzgecinden
sana süzüldüm.
-Sen kaynadım.Buhuruma aşklar eklendi. En güzel demli çayın sen sonrası oldum.
-Beni içiyor güzeller, senin öptüğün dudakların tadıyla.
-Sen bilmedin.Sen gitmedin Muammam…
Son ödeme tarihini unuttuğumuz yalnızlığın tarihine yazıldı talihimiz.Fatura gibiydi benli demlerin.Seve seve otomatik ödemelerde seni yaşadığım son faturanın son tarihiydin.
-Senin bende kalakalışını hesaplamıştı aşk,kader ve de keder.
Ha bir de benim için akıttığın damlaların vicdan bankasıyım. Sana yaşattığım acıların can faizleriyle kara geçmenin hiç geçilmeyen geçmiş zamanıyım.
Borçluyum sana.Aşk,ayrılık, acı faiziyle seni benden aldı.Beni hüznün mali müşavileri ancak hesaplar.Beni bir gün gelişin paklar.Taşın yazdığı yazının defterisin.Hangi yürek kalemiyle yazsam silinmiyorsun Muamma.
Sensizliği toplamaya mecalim yok, sayılara sığmıyor, kitaplar anlatamıyor, sonsuzluğun son “on”uyum.Sen gitmeye işlemim yok bilesin Muamma..
Kayıt Tarihi : 15.2.2011 22:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!