Bu ruh Hakk’a mutmain her seste, her nefeste
Sessizlik endamında hapsolduğu kafeste
Lâkin her can bu ruhun esaret hâlinden hür
O sağ ise sağ kalır, ömür hattında yürür.
Peki? Kime muhtacız, kime borcumuz şükür?
Ekmeğe mi, suya mı, hangisi bedenî kür?
Ve saltanat makamı, taç mı, bir taçlık taht mı?
Ve sefahat Karun’ca mülkleri veren baht mı?
Hangisi kâinatın sahibinden razı hâl?
Dünyaya hoşnut hayır, kabire kolay sual?
Mazluma bir tas çorba, fakire bir hırka mı?
Hikmet; Üç’ten Yedi’ye, Otuz Üç’ten kırka mı?
Yoksa 99’u tam zikreden kulluk mu?
Mütedeyyin babadan anaya oğulluk mu?
Hangisi Yaradılmış şereflinin lüzumu
Tevhidî yürüyüşte bir Hakk dinin lüzumu
Nerde başlar Eşref-i mahlûkatın kulluğu
Rahme düşürürken mi alır iman bolluğu
Kim verir etle kemik saran ruha hakkını
Kendinde hissederek en yakından yakını
Rabb! Ya Rabb! Ya Allah! Ya Yaradan, Ya Habib!
Sen değil misin bütün Âlem’lere tek Sahib?
Neyine şüphemiz var, neyinden uzak kalıp
Ne mededi bekleriz başka kapıyı çalıp
Halbuki çare sende, açlığa susuzluğa,
Uyanmaya göz yuman, gözde uykusuzluğa
Kuru bir topraktaki tohuma filiz sende
Zûlme davranan başı gömecek dehliz sende
Çaresin her şeyde her şeye, sonsuz Kudret’sin,
Kendine yetmeyenler, Vahh! Sana nasıl yetsin?
Seni örtünmeyeni üşütmeyen Ey Rabbim
Nurunda hiçbir Küfr’ü ışıtmayan Ey Rabbim
Her dil tek seni söyler, her gönül seni anar
Senin büyük şanına ve devranına yanar
On bir ayın Sultanı Ramazan’ın mahyası..
..Ve bu aydır ayarsız o Nefs’lerin kâhyası
Bir Halil İbrahim’ce kurar da sofrasını,
Ya Rabb! sana çevirir himmetin sonrasını
Saf saf dizilen kullar, sana niyaza durur
Bundan büyük haz mı var, işte o hazza durur..
Ruh; ruhluğun sözünü getirirken yerine,
Kulluğunu nakşeder insanlık çemberine
Kayıt Tarihi : 12.9.2009 11:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!