Ne bir ahı var tepeye sürüklenen rüzgarın,
Ey alem! Ne de acelesi iki yaprağın.
Hasretle sarılırken birbirine çığlıkla,
Semaya yüzü dönük kadim kara toprağın.
Gökkubbe de ulaşır elbet arştan öteye
Ve soğur Çınar gibi, gönlü olur kısrağın
Ne zaman ki meyleder aklı kahır kötüye,
Zaptolur hem dün, hem bugün hem de yarın.
Yakışınca güneşin gerdanına geceler,
Ve mazın bi baharda, tam on üçünde ayın
Meyvesi bol toprağı ve de ıslak bir çölü
'Yandım ey had!' dedikçe bol keseden sulayın.
Acı ki en güzelden daha güzel tebessüm
Meçhulü o apaçık tavırlarda arayın
Sevda dedikleri akılsız başta bir müdavim
Yine de kabusudur en ışıldak sarayın.
Bilirim ki hayır yok yardan gelecek şerden
Endamı çile saçan albenili bir dağın
Zirvesinde bilsem ki alır bendeki ferden
İnatla kavuşurum, o olacak yatağım.
Kayıt Tarihi : 9.11.2020 15:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!