Mehtapsız geçen, zifiri karanlığı bol olan
Yıldızsız kalan şu dingin gece
Ömrümün en hüzünlü gecesi
Mum gibi
Eriyip akıyorum
Ne Mezopotamya’ya
Bereket taşıyan
Fırat’ım
Ne de ezgilere konu olan
Dicle’yim
Ben bu gece, ağıtlaşan koca bir dert nehriyim
İçimde kıvranmış bir yılan gibi çöreklenen
Beni gökyüzü maviliğine
Hasret bırakan
Üryan kalan
Ruhuma
Çıplak ayaklarıma
Gözyaşlarıma
Dolaşan
Son nefesime kıran olan
Yiğit özgürlük savaşçılarına
Pusu kuran faşist devletler gibi
Gecenin zifiri karanlığı, beni çekiyor bataklığına
Niye bu karanlık? Ülkeme yakıştıramıyorum
Hiç
Ne çok sevmiştim
Denizde maviliği
Dağlarda
Yüceliği, heybeti
Sevdayı da
Yarın nazlı gözlerinde
Kızıl rengi
Halk bayrağında
Ey toprağını çok sevdiğim
Kürdistan
Ben kanayan yaranı hatırladıkça
Tüm kelimeler düğümleniyor boğazıma
Beni kıvılcımlarında tekrar var edecek olan
Bir nebze sevdam kaldı. O da doğacak kızıl şafakta
03.02.2017
İstanbul
Kayıt Tarihi : 3.2.2017 22:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!