Eskiden insanlar birer tiyatrocu gibi hayatlarını kaliteli bir nüktedanlık üzerine kurulu yaşarlardı. Şeker yokluğu yaşanan zamanlarda Erzurum şekerini kerpeten ile kırıp küçülterek az tüketilmesi için çareler arardı insanlar. O zamanlar insanlar hem üreten hem tüketen oldukları için değer bilir bilinçli bir tasarruf içinde yaşarlardı.
Bir gün bir duvar tamiratı dolayısıyla rahmetli dedeme bir usta misafir olur.
Misafire çay ikram edilir. Usta çayına kerpeten ile kırılmış şekerlerden üç dört adet karıştırıp içer.
Bir iki bardaktan sonra dedem dayanamaz sorar;
~ Usta der sizin oralarda bir mezara kaç ölü koyarsınız?
Usta bu sorunun neden sorulduğunu anlar ve aynı nüktedan üslup ile dedemi cevapsız bırakan cevabı verir;
~ Ölü büyük olursa mezara bir ölü, küçük olursa üç dört ölü koyarız diyerek çayına neden fazla şeker kattığını açıklamış olur.
Eskiden Anadolu insanının gerçek hayatı fıkra gibiydi.
Önder KARAÇAY
Önder KaraçayKayıt Tarihi : 25.2.2021 10:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ardahan'da gerçek yaşanmış bir hikayedir.
Kıssadan hisse çıkarmak nasıl güzeldir. Lakin, Gülten Akın'ın dediği gibi:
Kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya..._____________
Kalemin daim olsun kardeşim. Selamlar.
O anaların da adam gibi eşleri, çoluk çocukları vardı..
"Baba" deyince ağızdan "bir koca çınar" çıkardı... Köklerine bağlı, dedelerine yaslanan, "ar, edep" bilen insanlardı!
Şimdi mi?
"Ağzından çıkanı kulağı duymayanlarla" dolu!
Ahlaksızlık diz boyu!
Hak, adalet hak getire!
Harama el uzatmak, hak etmediğine sahip olmak adeta moda!
Daha ne desem?
Ne tadımız kaldı, ne tuzumuz...
Ne şeker gibi adamlar, ne de lafı, sözü dinlenen dedeler, nineler kaldı...
Kirlendik bir güzel!
Mezar paklar mı bizi bilinmez?
Tebrikler Önder Bey, Kardeşim..
TÜM YORUMLAR (3)