BİR MEKTUBUN YAZILAMAYAN SON CÜMLESİ
Masanın üstünde açık bir defter,
Kalem, son kelimeyi doğuramıyor.
Bir virgül gibi asılı kaldım cümlenin ucunda,
Ne bir nokta koyabiliyorum, ne bir ses.
Zarfın içi boş, ama içimde sen dolusun,
Her harf, seni biraz daha eksiltiyor.
Yazmak, seni kaybetmek gibi artık,
Çünkü son cümle, seni sonsuza bırakmak demek.
Bir tespih tanesi gibi döndüm sana içimde,
Her sessizlik, bir dua gibi yankılandı.
Sayfalar doldu, ama son satır hep eksik,
Çünkü senin yokluğunla tamamlanıyor her şey.
Pencereden içeri giren rüzgâr,
Sayfaları çeviriyor ama ben hâlâ duruyorum.
Ve mektup, sessizce seni anlatıyor bana,
Yazılmayan cümle, en çok seni taşıyor.
Bir kol saati gibi durmuş zaman,
O anı hep aynı saniyede tutuyor.
Ve ben, seni yazmamakla koruyorum,
Çünkü kelimeler seni eksiltmeye başlıyor.
Zarfı kapatmadan kaldırıyorum masadan,
Çünkü bu mektup, sana değil zamana yazıldı.
Bir kitap ayracı gibi kaldın sayfamda,
Ne başa dönebiliyorum, ne sona varabiliyorum.
Son cümle hâlâ içimde yankılanıyor,
Ama sesini duyan kimse yok artık.
Ve ben, seni yazmadan uğurluyorum,
Çünkü bazı vedalar sadece susarak yaşanır.
22.09.2025
ERMAN ULUSOY / KIRKLARELİ
Kayıt Tarihi : 24.9.2025 14:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!