DGM kararını vermiş etmişler idam
Koğuşa getirdiler idamlık bir adam
En ağır hükümden kesilmiş cezası
Gıcırtıyla açıldı koğuşun demir kapısı
Boynu bükük bir gariban girdi, içeri
Baş efendi, “gösterin kalacağı yeri”
Hiç de öyle yapılı iri yarı değildi
Kısa boylu cılız, hatta çelimsizdi
Koğuştakilerin gözünde gördüğüm
Cevapsız kalan sorular kördüğüm
Bu adam müsveddesi mi idamlık
Kesinlikle var bu işte bir yanlışlık
Birkaç adım atıp durdu orta yerde
Kaldırdı başını yavaşça baktı bize
Feri gitmiş gözlerinin yorgunluktan
“Allah kurtarsın” sesleri yükseldi koğuştan
Öylesine dolandı üstümüzde gözleri
“Abi göstersene bana yatacağım yeri”
Titreyen sesiyle döküldü sözleri ağzından
Gösterdim yerini yanımdaki alt ranzadan
Geçti oturdu yatağın üstüne düşünceli
Yaşadığı olayın şokundan çıkamamış belli
Öylece uzanıp yatağa gözlerini dikti ranzaya
Gözleri kapandı dalıp gitti derin bir uykuya
Rüyasında gördüğü kâbustan mı inlemeleri
Yoksa bunca zaman çektiği acıdan mı iniltileri
Geceden sabaha dek inleyip durdu gariban
Dayanamayıp uyandırdım acı çektiği uykudan
Sıçradı korkuyla açıp gözlerini “neredeyim ben”
Ter içinde kalmış “sakin ol hapishanedesin sen”
Sarılıp boynuma hıçkıra hıçkıra ağladı
Masum ya da değil hali ciğerimi dağladı
“Ben katil değilim ben bir şey yapmadım”
“Sakin ol geçti tamam ben sana inandım”
Sakinleşti, zamanla tanıştı yeni gerçeği ile
Kalan günlerini hapiste geçirecekti bizimle
Avlu verilen tek özgürlük, gökyüzü bulutlar
Zaman öldürür avluda yürüyen mahkûmlar
Oysa zaman ölmez ölen bizleriz zamanda
Hele birde sahipsizsen bu can pazarında
Yaşadığı her gün ayrı bir dert olur insana
Oturdum karşısına “evlat yüzüme baksana”
Kaldırdı başını boş umutsuzca baktı yüzüme
“Nasıl bu hale geldin en başından anlat hele”
Anlatacak gibi oldu sonra vaz geçti hadi başla
Başladı anlatmaya titrek sesi gözlerinde yaşla
Bir seneyi geçti memleketten buraya geleli
Çalışmak için düğün yapacağım şanlı şerefli
Çok az kaldı düğün paramı hazırladım sayılır
Beyaz gelinliğinide aldım Nazlım görse bayılır
O gün inşaata bir kamyon dolusu tuğla geldi
Ustabaşı akşam indirin size çift yevmiye dedi
Beşten sonra Salih’le ben başladık indirmeye
Salih’te benim gibidir zararımız yok kimseye
Sesler duyduk mazemelerin olduğu depodan
Bağırınca kaçtılar koştuk kaçanların ardından
Ayrılıp ayrı yönlere kaçtılar bizde peşlerinden
Yetişip de yakalayamadım, kurtuldu elimden
Dönüp gidecektim tam, bir ses dur kıpırdama
Durup bekledim yanıma gelenleri, Jandarma
Derdimi anlatamadan alın bunu dedi komutan
Bindirdi beni çipe iki asker tutup kollarımdan
Nemli bir odaya atıp kapıyı üstüme kitlediler
Keskin idrar kokusu ve etrafımı saran fareler
Zifiri karanlık kalbim duracak sanki korkudan
Kapıyı bulup bağırdım, çıkarın beni buradan
Ne sesimi duyan oldu, nede çıkıp bir gelen
Uyanık kalmalıyım aç fareler var insan yiyen
Ne kadar direndim bilmiyorum dayamadım
Yediğim postal darbeleriyle acıyla uyandım
Zifiri karanlıkta gözümü kör eden fener ışığı
Koydular önüme su ekmekle bir tas bulaşığı
Asker ye çabuk birazdan sorguya gideceksin
İşlediğin işlemediğin suçları itiraf edeceksin
Şansına küs bugünün kurbanı da sen seçildin
Dua etde komutan az cezalı bir dosya seçsin
Sürükleyerek çıkardılar komutanın karşısına
İtiraf et kurtul dayanamazsın buranın acısına
Ben hiçbir şey bilmiyorum, neyi itiraf edeyim
İnşaatta çalışıyom, valla bırakın beni gideyim
Bağırdı komutan alın bunu itiraf etsin getirin
Suçunu söylettirin ezberletin sonra sevindirin
Attılar beni tekrar çıkardıkları karanlık odaya
Allah’ım düşmanımı bile düşürmesin buraya
Sonradan öğrendim meğer bura çok rahatmış
Gördüğü işkencelerden aklını yitirenler varmış
Ne günüm kaldı ne gecem, kendimi unuttum
Bilmem kaç oldu idrarımı üstümde kuruttum
Ne zamanki son işkencede elektriğe verdiler
Her suçu ben işledim dedim, itiraf ettirdiler
Koltuklarıma girip çıkardılar komutanlarına
İtiraf etti komutanım yazalım mı dosyasına
Dosyaları düzgün yapın bir sağdan bir soldan
Dengeli gideceğiz, emir geldi komutanlardan
Önüme ne koyup imzala dedilerse imzaladım
Sevindirin artık bu aptalı deyince rahatladım
Soyundurup beni, üzerime soğuk suyu tuttular
Kurtuldun artık hadi iyisin diyerek de avuttular
Soğuk buz gibide olsa su, kirlerimden arındım
O gün ilk kez sevindim, ranzada yatakta yattım
Eskisi kadar işkence yapmıyorlardı artık bana
Götürdüler mahkemeye çıkmak için komutana
Komutan yeni kıyafet verin giysin öyle götürün
Savcı itirafımı okuyup bu katilin defterini dürün
Devlet Güvenlik Mahkemesi’ymiş bu mahkeme
Kurtuluşun yokmuş düşersen insafsız bir hâkime
Sonu başından belli meğer cezam çoktan kesilmiş
Sahnelenen oyuna da bakın seyretmeye değermiş
İkinci mahkemede karar çıktı, hâkim kalemimi kırdı
Okuyup verilen kararı götürün bu katili diye bağırdı
Masumum katil değilim diye kaç kez demiştim
Ben düğünüme para biriktirmek için gelmiştim
Gücüm yetmedi ben anlatamadım anlamadılar
Kelepçeleyip suçsuz yere getirip buraya attılar
Hala bu yaşadıklarımı anlayamadım şokundayım
Anladığım tek şey artık son durağın kapısındayım
Biliyorum benim buradan çıkışım tabutla olacak
Bilmediğim bunca hesabı bunlardan kim soracak
Dedi ve sustu, yutkundu konuşamadı, hıçkırıklar
Bir kurban daha aldı bu DARBE dahada alacaklar
Söyleyin kim verecek asılan bu masumların hesabını
Söyleyin ey katiller acımadan nasıl aldınız canlarını
Geri verin hadi onca çaldığınız hayatların baharını
Geri verin hadi masumların hayallerini yarınlarını
Sebati Manav 12 Eylül 2012
Sebati Manav
Kayıt Tarihi : 4.12.2022 21:01:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!