Bakir düşlerin kasıklarından aşk damlar, biz şaşkın baharları yaşarken
Kanar usumuzun yorgun kıraçları, gönül yaralarımızı sevdalar sararken
Dargın sevişmelerle dağılır yataklar, dilimizin terleri tenlerden sızarken
Bir yudum mutluluktur yaşamak, gövdemizi serin bir rüzgârca okşarken
Yangın duvarlarına sıçradıkça hüzün, kırık bir desenin yansımalarına renkler biçeriz ıslak ve kaygan gecelerde. Unutulmuş sevinçlerin ve özlemli coşkuların güvertesinden ayı izlerken yüreğimize bir serinlik yanaşır, yoksul düşünüşlerimizin ılıman parmaklarını usulca sıkar ayrılık ve umarsız bir şarkıyla gözyaşlarımızı denizlere yollarız. İçimizdeki hüzzam sevdalarla savrularak, koynumuza aldığımız ve ellerimizle sevişmeleri besleyen mevsimlerimize koşuyoruz düşlerde, ağlıyoruz yangın hasadı aşklarla. Sonrası koyu bir karanlık, dahası üç beş satırlık elveda ve kapımızı zorlayan hicaz bir ayrılıktır nasılsa.
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,