Sabah işe gitmek için evden dışarı çıktığımda henüz gün aydınlanmamıştı buraya taşındığımda mahallenin tobi adlı köpeği bana ve aileme hiçte hoş davranmamış har hır sesleri ile sağımızda solumuzda dolaşarak mahalleden yanımızda kimse olmadığı zamanlarda endişeli anlar yaşamamıza sebep olmuştu aradan geçen zaman içinde ailemizi mahallesinin insanı olarak görmüş olmalı ki iyi bir köpek olduğu referansının olduğunuda duyduğum köpeğin mahalleden madene giden işçilerden kime denk gelirse kuyu başına kadar arkasından gider tekrar geri dönmesini bildiğim için köpeğin benimle birlikte gelmesini hiç yadırgamadım,Tobi normal boylarda cinsinin ne olduğunu bilmediğim siyah renkte bize sevimli yabancı ya ürkütücü bir köpekti mahalleli tarafından bakıldığı için kimin köpeği olduğu zaman içinde unutulmuş,sanırım o da sahibinin kim olduğunu unutmuştu,mahallemizin gönüllü gece bekçisi idi yabancı kim gelirse gelsin hırlayıp havlar bazı zamanlarda gelenleri ısırdığı bile olurdu misafir gelen komşumuzun kayınbiraderini köpeğin huyunu bildiğim için önümden yürümesini söyleyerek gideceği evin kapısına kadar getirip kapıyı açmak üzereyken hemen önümdeyken ısırışına tanık olmuştum.
Bu sabah kalktığımda eşimle birlikte kahvaltımızı yaptıktan sonra eşimin evde ocağa yanına verebilecek bir şey yok giderken bakkaldan alıverirsin diye söylediğinde mecburen ailem ile taşındığımdan bu yana yani evci olduktan sonra bakkaldan ekmek sardırmak için bakkala girdim, tezgahın üzerinde en az Yirmi Beş kilogram kaşar peyniri ve kavurma (döğmec)yeni gelmiş yanlarından çok azı harcanmış ben onlara bakarken bakkal çırağı benim bakkal dükkanına neden girdiğimi anlamış olacak ki bunların ikisi de yeni geldi hangisinden vereyim der demez benim kararımı beklemeden kaç gram vereyim ne vereyim sorma zahmetinde bulunmadan iki domates iki haşlanmış yumurta bir ekmek ve kavurmadan biraz helvadan oluşan menüyü el çabukluğuyla gazete kağıdına sarıp önüme koyması bir oldu zaten hepimiz hemen hemen aynı erzakları aldığımız için böyle olmuştu,elimi cebime atıp ücretini vermeye yeltenirken daha önceden veresiye defterinden ismini silinmedik verirsin sonra diyen bakkalın sahibi kara kaplı defter diye tabir ettiğimiz epeyce zamandır kullanıldığı anlaşılan eskimiş kalınca defterin yapraklarını açıp ismimin yazılı olduğu yaklaşık A grbu işçilerinin kayıtlı olduğu 750 müşteri sayfasından benim kayıtlı olduğum sayfayı bulmaya çalışırken benim de küçük küçük notlar aldığım işe İlk girdiğim zamanlarda buradan verdikleri aldığımız ürünleri aramızda anlaşmazlık çıkmaması için bir nüshası bakkalın veresiye defterine bir nüshası da bize verilen küçük not defterine yazıldığı için defteri çıkartıp bakkala uzattım,veresiye defterine yazdığı meblağın aynısını benim defterime yazıp verdiği defterimi tekrar cebime koyup ekmeği cebimden çıkardığım fileye yerleştirdim, ismimi grup listesinden çıkartıp daimi işçilerin kayıtlı olduğu veresiye defterine kayıt ettirip yeni bir numara aldım bakkalın A grubu B grubu DAİMİ işçileri kaydettiği defterleri ayrı bir de mahalleli için ayrı bir veresiye defteri vardı,kapıdan çıkmak üzereyken Tobi'nin dışarıda beni beklediğini görünce onun için yarım ekmek alıp masanın üzerindeki peynir ve kavurma kırıntılarından avucuma süpürüp ekmeğin arasını açarak kırıntıları ekmeğin arasına doldurup elimle ikiye bölüp tobiye ikram ettim hayvan ekmeği sabah saatlerinde aç olduğu için ekmek de taze olduğundan çabucak midesine indirdi,büyük bir minnetle yüzüme bakarak iş yerine doğru yola çıktık işçi yurtlarını da geçtikten sonra etrafımızdaki işçiler de çoğalmaya başladı.
İşçi yurtlarının önündeki baraka bakkalın yanındaki çılbır yoldan tren yoluna indiğimizde artık sıraya dizilmek zorundaydık henüz alaca karanlık olduğu için uyku mahmurluğunda olan işçi arkadaşların bazıları yanıbaşında beliren köpeği görünce panik yapar gibi olsalarda köpeğin benimle geldiğini anlayınca rahatlayıp yoluna devam ediyorlardı zaten herkes yolda yürüyor olsa da belkide ayaklarının hafızası sayesinde yolda ilerliyordu akıllarda kimbilir neler vardı evinde köyünde bıraktığı ailesi mi ocağın zorlu çalışma koşulları mı hak etmediği bir söz işitmesi mi birinden haksız bir hakaret görmesi mi yeni günün içinde olumlu olumsuz nelerle karşılacağını mı kim bilebilirdi. İstemediği hâlde geçim derdinden ve bu yörede babadan oğula adeta geleneksel hâlini almış maden işçiliğinde bu gün çalışacakları kartiyede nelerle karşılaşacak çekecekleri 5 veya 6 domuzdamı sarmanın altlarına vuracak direklerin malzemelerini,bazen beline ip bağlayıp çat arasından geçirerek çekerken göreceği zorluklar mı dünya ile bağlantılarının tamamen kesildiği yerin 525 metre altındaki maden kömürünü yeryüzüne çıkartmak için verdikleri mücadelede baretine taktığı ve sadece şarz ömrü 8 saat olarak bildiği lambasının anlık söndürdünğüde bile içinde kaldığı karanlık ortamın korkusunu iliklerine kadar hissettiği hâlde köylerde ocak başlarında erkek adam Korkmaz destürü ile yetiştirdikleriden kendilerine takılan bu çakma korkusuzluk rutbesinin yanlış olduğunu bildikleri hâlde karanlık delhizledeki korkunç korkularını kendimize bile söylemeye çekiniyoruk
Madencilik hayatlarında tek tük de olsa karşılaştıkları siz maden ocaklarında yerin altında çalışırken hiç mi korkmuyorsunuz? sorusuna cevap olarak tabiki korkuyoruz an geliyor ödümüz çatlayacak kadar demek yerine içimizden korkuyoruz mesela çalışırken bir metre bile kaçacak yerin olmadığı lambamızın gösterebildiği yerlerden başka bir yer göremediğimiz güneş ışığının ay ışığının yer altında çalıştığımız sürece Kuyubaşında yani dünyanın üzerinde bırakıp, çalıştığımız yerlerde meydana gelebilecek sık sık tanık olduğumuz göçüklerden bazan imiğimize kadar bazen her tarafımız kömür postasının altında kalacağımızdan kurtarma çalışmalarının bir iki saat bazan daha fazla süreceğini ve çoğunun ölümle biteceğini bildiğimizden korkuyorduk, hayatında bir kez karşılaşabileceğiniz rastladığında sonucu kesin ölüm olan sanki kıyamet pravosu gibi önüne çıkan ne varsa yakıp yıkan ölümünün kendin bile farkına varma fırsatı olmadan ani olan GRUZU bu faciadan kurtulsan bile dünya yüzüne çıkabilmek için tek bağlantın kafes sisteminin kullanılamaz duruma geldiğinden yer altlarına temiz hava pompalayan pervane sisteminin iptal olup içeride yaşamak için kalan temiz havanın yeteceği kadar yaşama sürenin kaldığını bildiğinden bu ortamda yiyecek içeceğin olmadığı yahut vardiya bitimine yaklaşırken yakalandığın için yemeğini yemiş olduğun ya da ekmeğini suyunu bıraktığın anbara ulaşmanın mümkün olmadığından lambanın da idareleri kullanmak zorunda olduğunu bildiğinden ara sıra yakınca nadirde olsa güle oynaya çalıştığın iş yerinin çoktan normal bir insanın kaldıramayacağı şekilde ağır bir matem ortamında olduğunu bildiğimiz için lambanın ışığını kapatıp kendi mezarına çoktan girmiş olduğunu bildiğinden tekrar lambaları ışığını kapatıp kendini bile nerede olduğunu unuttuğun gülmesi ağlaması düşünmesi olmayan hayatta kalma ümidini çoktan yitirdiğin anlardan kurtulma ümidin olarak gördüğünüz kuyubaşına ulaşsanız dâhi yukarıdakilerin madende çalışan işçilerin kurtulma şansı olmadıkları kararını verdikleri için ve içeride meydana gelen yangını söndürmek için kuyulardan aşağıya dere suyunun tulumbalar ile basılmaya başlandığında henüz bulunduğunuz yere ulaşmayan suyun yanınıza kadar gelene kadar vaktiniz kaldığını bildiğiniz için kazmanızın küreginizin tokmağınızın sapına dışarıdaki sevdiklerinize ulaşması için yazdığınız kendinizin en anlamlı sözlerinizi dünyanın 525 metre derinliğinde bir yerlerde acının mirası olarak kaydetmenizin tarifinin adı.... vs den korkuyorduk her GRUZU faciaları neden oldu herkes üzerine düşen vazifeyi yerine getirse bile bu facialar yaşanır mıydı yoksa vak vak lambasının tavan yaptığı zamanlarda içine hava doldurulan topların içindeki havanın ölçümü gizlenmiş miydi vak vak vak lambalarının gruzu, alarmı verdiği yerden geriye çekilmesi istenmiş miydi .......ama biz çok korkuyorduk buna rağmen korkuyor musun sorusunun cevabı her zaman erkek adam korkmadığını ispatlanması için cevap hep hayır olurdu
kömür kazmak için yolumuzdan farkına bile varmadığımız aklımız devreden çıkmış san ki ayaklarımızın hafızası ile tren raylarını takip ederek yürüyorduk Tobi'yi sağımda solumda göremeyince iş yerine yaklaşmış olduğumu anladım çünkü Tobi bizmle belli bir yere kadar gelir geri dönerdi artık hava ağarmış iki tane kuyunun şavulmanının tepesindeki moletletler net bir şekilde görünüyordu moletletlerin kömür nakli için değil de işçi nakline çalışıyor olduğunu biliyordum iş yeri sahasına girince miting alanına girmiş gibi kalabalığın içindeydik gelirken attığımız rutin adımlar artık yerini rotasını bilen beyinlerimizin kontrolüne bırakmış hızlıca önce dolaphaneye sonra lambahaneye sonra da tertip yerinde olması gerektiğini biliyordu çarçabuk kendimi o kalabalık içinde benim gibi iş elbiselerini giyme telaşı olan arkadaşların içinden dolabımın yanında buldum, temiz elbiselerimi çıkartıp temiz elbise dolabıma yerleştirip iş elbiselerimi giyinip baretimi başıma takıp lambahanenin kapısına geldiğimde burada üç beş dakika beklemek zorunda kaldım şarz ünitesinden numarasını bildiğim lambamı alarak bataryasını kemerime lambasını baretime takarak kimi zaman yan dönmek zorunda kalarak geçmek zorunda olduğum kalabalığı yararak kartiyemin tertip noktasına vardığımda neredeyse geç kalmış olduğumu anladım tertip noktasında ocakta yapacağımız işler tek tek tane tane her bir ustaya anlatılıyor yılların verdiği madencilik kültürel birikiminin sonucu olarak işler başçavuş ve mühendislerin müdahelede bulunmasına gerek kalmadan yürüyüp gidiyordu yedi sekiz kartiye insan ve kömür naklinin yapıldığı kuyulara yakınında bulunan meydanda tertip oluyorduk her kartiyenin yüz yüz elli işçisi vardı,biz kömürü yerinden koparıp,yürüyen çift zincirli oluk ve bantların üzerine attıktan sonra kömürün yolculuğu başlamış oluyor kah sobada evlerimizi ısıtmak için kah fabrikaların enerjisini sağlamak için "içerisindeki kimyasal maddelerden boyaçok eskilerden beri enerji üretiminde, sentetik boyaların çözücülerin, ilaçların hazırlanmasında ara madde olarak ve çeşitli hoş kokulu maddelerin elde edilmesinde kullanılmaktaydı. Ayrıca kömürün yakılmasıyla elde edilen gazlardan yakıt olarak yararlanılır." (Taşkömürü wikpediden alınmıştır)Tabiki sonunda insanlığa hizmet için kömürün yolculuğu başlıyordu, dolaphaneye girerken çeşmenin yakınlarına astığım ekmek filemin yanına gelip su bidonumu doldurduktan sonra kafese doğru işçi arkadaslarım ile hareket etmiştim,birde bu topraklarda Mustafa Eyriboyun hocamızın yazdığı YANAN BİZDİK SÖZLER HEP KÖMÜR SANDINIZ dizeleri akıllara kazınmıştı.
Muharrem AKMAN
2/11/2022 Zonguldak Dh
Kayıt Tarihi : 2.11.2022 14:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!