Bir madenci öyküsü 1 Şiiri - Muharrem Akman

Muharrem Akman
675

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Bir madenci öyküsü 1

Sekiz on kartiyenin olduğu alanda kartiye şeflerinin yardımcıları sorumlu başçavuşlar o gün madende ne işler yapacak bir usta bir amaleden oluşan takım dediğimiz madenciliğin en küçük birimlerine tek tek talimat veriyorlardı.
Tertip işi bitip başçavuş aramızdan ayrılır ayrılmaz işçi arasında homurdanma fısıltı hâlinde konuşmalar başlasa da çok sürmeden gırgır şamata başlamış,kafesin önüne doğru hareketlenen kalabalığın arkasına doğru sıraya dizilen arkadaşlarının arkasına sıraya girmeye başlanmıştık bile ,
Akşam işçi yurtlarındaki yemekhaneye gitmek yerine beldedeki lokontalardan birine girdim garson menüdeki yemekleri saydıktan sonra yanımdan ayrılıp yemekleri yarım ekmek ile getirip masaya koydu sürahide su olup olmadığını kontrol ettikten sonra ben yemeği bitirmek üzereyken aynı vardiyada çalıştığımız kazmacı şahin usta içeri girer girmez her akşam olmasada en fazla bir akşam ara ile içtiği ufak rakı ve yemeklerini söyleyip yan masalardan birine oturdu ben yemeğimi bitirip hesabı deftere yazdırmaya çalışırken lokontanın sahibi veresiye defterinde benim ismimi aramak için açması ve kapaması bir oldu,
Yemekleri Şahin Usta'dan deyip beni gönderdi dönüp Şahin usta ya teşekkür ettikten sonra doğru gazeteciden günlük gazetemi almak için girdiğimde her zaman sinirli olan gazeteci yine birine kızmış olmalı ki içeride o yana bu yana dönüp duruyor du ve klasikleşmiş bir tavırla istediğim gazeteyi önüme doğru fırlattı parasını masaya koyup dükkandan hızlı bir şekilde dışarı çıktığımda makinist bu akşam sinemada oynayacak filmin ismi ni anons ediyordu ve filmin başlamasına az bir zaman kalmıştı ben biletimi alıp Sinamanin kapısındaki görevliye biletimi uzatıp üç film peş peşe oynayacak olan sinanamada Beyaz perdenin dört beş sıra gerisinde güzel bir yere oturdum. Filmler peşpeşe iki film üç film ardı ardına gösterildiği için sinemada bazan öğleden sonra girip hava kararıncaya kadar kalabiliyorduk bu gün Fatih'in fedaisi kara murat filmini bitirir bitirmez dışarı çıktım köprünün üzerine geldiğimde köprünün bu kadar yalnız olduğunu görüp merak etmeye fırsat bile bulamadan karşımda bir iki yere yığınlar halinde işletmenin işçilere göndermiş olduğu yakımlık kömür geldiğini mahalle sakinlerininde buraya toplanmış olduğunu gördüm, kömür yığınlarının başında beş altı katırın herkese ayrı ayrı payının dağıtıldığı kömürlerin yanında semerin her iki yanındaki saçtan imal edilmiş küfürlere kürekler ile doldurulup evinin kömürlüne doğru katırcının ye kendisi haraket edeyirdu dehhh çüşşş dooor duuur sesleri arasında gözlerden uzaklaşırken 50 kg lik kazanların en az on kg sini eksik tartıldığını kazanın içinde tortu halini almış görüntüsünden anlaşılıyordu .1

@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@

Kahvehanenin içindeki masalarda yer bulamayınca garsonun el çabukluğuyla iki sandalyeyi küçük bir masanın önüne getirerek bize yer göstermesi ile iki tane çayı masanın üzerine koyması dakikalar içinde gerçekleşti, küçük bir madenci beldesinde o kadar çok kahvehane vardıki
Burası adeta bir kahvehane ve lokonta işletmeciliği için kurulmuş olan bir küçük kasabaydı, bunların yanında etrafında sosyal yaşamın tamamlayıcı olarak ne gerekiyorsa vardı cami, sinema, berber, kasap marangoz, gazeteci ilk okul bu kadar çok esnaf grbunun daracık bir alanda var olmasının sebebi burası bir taşkömürü üretim bölgesinin bir kolu olmasıydı, yaşam neredeyse,24 saat kesintisiz devam ederdi üç vardiya sistemine göre çalışan maden ocaklarında çalışan maden işçilerinin varlığı doğal olarak çevresinde esnaf sanatkarların iş yeri açmalarına sebeb olmuş,madencilerin dışında ayakkabı tamircisi Yorgancı terzi v.s meslekleri de çevresine çekmişti.Etraftaki masalardan gelen gürültüler eşliğinde biz çaylarımızı yudumlarken boyacı sandığını omzundan indiren boyacı çocuk taburesini yere koyar koymaz boyacı sesinin geldiği yöne bakarak geldim abi diyerek yere koyduğu boyacı sandığını tekrar alarak kalabalığın içinde ayakkabısını boyatacak kişiyi bulup sandığı önüne yerleştirip kendisi de iki adım gerisine oturağını yerleştirdi el arabasına doldurduğu bidonların iki tanesini bırakıp yol boyu arabasını sürmeye devam etti,pişti, altmış altı, okey, elli bir oyuncularının konuşmaları bir birine karışıyor garsonun çay servisi bitmek bilmiyordu, henüz çayları içmeden karşımızdaki dükkanın yandaki postanede çalışan postacı bana çay söyleyen aynı zamanda köylümüz olan madenncinin ismini söyleyip SSK dan gelen sarı zarflı mektubu masaya bırakarak gitti,madenci abimiz mektubu eline alır almaz okuma yazma olmadığı yahut az olduğu için ağanın şu mektubu okuyvasaga diyerek mektubu bana doğru uzattı,mektubu açıp okuduğumda "sayın..... tarihinde kurumumuza vermiş olduğunuz dilekçe ile çalışma süreniz ve yevmiye toplamınız yeterli geldiğinden emekli olmaya hak kazanmışsınız SSK ya müracaat etmeniz takdirde 1 hafta içerisinde emekli olabilirsiniz." bardağın yarısından azını içtiğimiz çayı bile içmeden "ağanın ben dilekçe vermeye gidyom Sandıkaya ben çay parasını verün" dedi kalkıp gitti, bir iki gün sonra gördüğü zaman neden çayı içmeden gittiğini sorduğumda "ağanın o kadar çok ölümlü kaza yaralanma gördüm GRUZU faciaları duyduk, irehmetli anama söz vermiştim emekliliğimi hak edince bir yevmiye yapmıyacağım" diye Allah herkese nasip etsin deyip geçip gitti

Muharrem AKMAN
1/Kasım/2022
Zonguldak dh

Muharrem Akman
Kayıt Tarihi : 1.11.2022 13:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Muharrem Akman