göğün yüzünde üzülen bulutlar,
bana kuyulardan anlatın hasreti.
kan bilmeyen kurtlar, dar kuyu içinde yıldızlar;
içimde gezen karanlıklar söylesin derinliği.
ben ki kurak kuyu olmak istemedim,
yine de yerin yüzünde hasret çekmekteyim.
bilirsiniz, gökyüzünü doldurmak isterim göğsüme,
kaybettiğim ve gidilecek yolun seferinde;
"artık sana düşen sabretmektir," dersiniz,
ama bilmez kuyu içinden başka çıkışları;
bilmez içinde kuyuyla, gökte yüzen yıldızları.
göğün yüzünde yeri izleyen yıldızlar,
pazar kurulmayan kenan'dan anlatın aydınlığı.
gözümüz yorgun zaten bütün görmeklerden,
üstelik gömlek yok gözlerimize;
gönlümüze dünya sürüldü gördüklerimizden,
götürecek zahiremiz ağlar bizim halimize.
bana düşen sabır, kuyumdan çıkan su,
serinletmez susayan ve sayıklayanları.
kuyuyu ve karanlığımı doldur suyla,
dar kuyum, kurak suyum ve yolculuğum,
bir gök görsün içinde yıldızlarla.
düştüm bu dünyanın içine, ey gökyüzü,
bir tutam sabır, bir gömlek ve bir günyüzü;
doldurun kuyuma bütün yağmurları,
sularımda gezinsin aydınlık ve tuba dalları.
kanadı kırık kuşun özlediği kanat sesleri,
düştüm ve küskünüm kahverengilere;
uzaklardan uzak, yabancılardan yabancıyım yeryüzüne.
bana yeniden anlat gökten yağan karları,
beyazla sarılmadan doldur kuruyan sularımı.
bir kuyunun içindeki gökyüzü,
kurtar karanlıklardan yüzümüzü.
Kayıt Tarihi : 23.12.2024 15:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!